Çanakçı

Denize kıyısı bulunmayan ve ormanlık olan Çanakçı, Giresun’a 78 kilometre uzaklıkta ve yüksekliği 150 metredir.
Denize kıyısı bulunmayan ve ormanlık olan Çanakçı, Giresun’a 78 kilometre uzaklıkta ve yüksekliği 150 metredir.

Çanakçı, Giresun ilinin iç kesimlerinde yer alan bir ilçesidir. Denize kıyısı bulunmayan Çanakçı, Giresun’a 78 kilometre uzaklıkta ve yüksekliği 150 metredir. Genel yapısı ormanlıktır. Tüm Karadeniz Bölgesi gibi dağınık yerleşim görülür.

Bucak olarak önceleri Yeşilköy Köyü’nün Beyli bağlısında bulunan merkez, sonraki yıllarda bugünkü yerine nakledilmiştir. 1960 yılından beri Görele ilçesine bağlı bucak iken, buradan ayrılarak 29 Ağustos 1991 tarihinde 3644 Sayılı Kanun’la İlçe olmuştur. Eskiden beri Çanakçı ilçe merkezinde üretilmekte olan ağaç kap ve çanaklar nedeniyle “Çanak ustasının bulunduğu yer” anlamında bugünkü merkezin adı ortaya çıkmış ve Çanakçı adı buradan gelmiştir.

İsmini çanak ustalarının bulunduğu yer anlamında alan Çanakçı, 1991 yılında ilçe oldu.
İsmini çanak ustalarının bulunduğu yer anlamında alan Çanakçı, 1991 yılında ilçe oldu.

4 merkez mahallesi ve 15 bağlı köyü olan Çanakçı’nın nüfusu 2022 yılında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre 5.981’dir. Bu nüfus, 3.028 erkek ve 2.953 kadından oluşmaktadır. 1.868 kişi ilçe merkezinde, 4.113 kişi ise köylerde yaşamaktadır.

Çanakçı’nın Mahalleleri: Beyli Mahallesi, Cami Yanı Mahallesi, Merkez Mahallesi, Orta Mahallesi.

Çanakçı’nın Köyleri: Akköy Köyü, Bakımlı Köyü, Çağlayan Köyü, Deregözü Köyü, Doğanköy Köyü, Düzköy Köyü, Egeköy Köyü, Erenköy Köyü, Kahraman Köyü, Kaledibi Köyü, Karabörk Köyü, Kuşköy Köyü, Sarayköy Köyü, Yenişadı Köyü, Yeşilköy Köyü.

Çanakçı Kuşköy’de her yıl düzenlenen Kuşdili Festivali görülmeye değerdir. Kuşköy halkının kendi aralarında ıslıkla haberleşip anlaşmaları, yerli ve yabancı turistlerce ve basın mensuplarınca büyük ilgi görmektedir.

1916 yılında Rus işgaline karşı mücadele veren Çanakçı, 13 Şubat 1918 tarihinde Görele ile birlikte bu işgalden kurtulmuştur.
1916 yılında Rus işgaline karşı mücadele veren Çanakçı, 13 Şubat 1918 tarihinde Görele ile birlikte bu işgalden kurtulmuştur.

ÇANAKÇI’NIN TARİHİ

1461’de Osmanlı egemenliğine giren bölge, 1879 yılında Görele ilçesinin kurulmasıyla bu ilçeye bağlanmıştır. 1916 yılında Rus işgali altında kalan ilçe, 13 Şubat 1918 tarihinde Görele ile birlikte bu işgalden kurtulmuştur. 1960 yılından beri Görele ilçesine bağlı bucak iken, buradan ayrılarak 29 Ağustos 1991 tarihinde 3644 Sayılı Kanun’la İlçe olmuştur. Eskiden beri Çanakçı İlçe merkezinde üretilmekte olan ağaç kap ve çanaklar nedeniyle “Çanak ustasının bulunduğu yer” anlamında bugünkü merkezin adı ortaya çıkmış ve Çanakçı adı buradan gelmiştir.

Kaynağını Sis Dağı’ndan alan Saylıdere Şelalesi, Kuşköy Köyü sınırları içerisindedir.
Kaynağını Sis Dağı’ndan alan Saylıdere Şelalesi, Kuşköy Köyü sınırları içerisindedir.

EĞİTİM

Nüfus azlığı ve taşımalı eğitimden dolayı okullar ilçe merkezinde ve Karabörk’te bulunmaktadır, yüksekokul yoktur. Çanakçı’da bir anaokulu, üç ilkokul, dört ortaokul, iki lise ve bir halk eğitimi merkezi vardır. Çanakçı’da bulunan okullar şunlardır: Çanakçı Ahmet Yılmaz Anaokulu, Çanakçı İlkokulu, Şehit Murat Kasım İlkokulu, Karabörk İlkokulu, Çanakçı Ortaokulu, Şehit Murat Kasım Ortaokulu, Karabörk Ortaokulu, Çanakçı İmam Hatip Ortaokulu, Kayserili Hacı Seyit Burhan Türkmen Anadolu İmam Hatip Lisesi, Çanakçı Çok Programlı Lisesi, Çanakçı Halk Eğitimi Merkezi.

COĞRAFİ DURUMU

Giresun’a 78 kilometre uzaklıkta olan ilçenin yüksekliği 150 metredir. İlçenin güneyinde doğup ilçe merkezini ikiye bölerek uzanan Çanakçı Deresi, Görele ilçesinde denize dökülmektedir. İlçe denizden 17 kilometre içeridedir.

Doğu Karadeniz dağları arasında dar bir şeritte kurulan ilçenin bitki örtüsü tipik Karadeniz bitki örtüsüdür. Arazinin yüzde 15’i tarım alanı, yüzde 46’sı çayır ve mera, yüzde 33’ü orman ve fundalık, yüzde 6’sı da tarım dışı meskûn sahalardır. 14.988 hektarlık bir alan orman bölgesidir.

SAYLIDERE ŞELALESİ

Çanakçı ilçesi Kuşköy Köyü sınırları içerisinde kalan ve kaynağını Sis Dağı’ndan alan akarsuyun say adı verilen yer şekilleri üzerinde hızla kayarak oluşturduğu çağlayanlarda oluşan görsel ve işitsel huzur kaynağı Saylıdere Şelalesi gezilmeye değer bir doğa harikasıdır.

Bulunduğu yerin volkanik bir tepe olduğu düşünülen Karınca Kalesi için henüz hiçbir bilimsel araştırma yapılmamıştır.
Bulunduğu yerin volkanik bir tepe olduğu düşünülen Karınca Kalesi için henüz hiçbir bilimsel araştırma yapılmamıştır.

KARINCA KALESİ

Henüz bilimsel bir araştırma yapılmasa da volkanik bir tepe olduğu düşünülen Karınca Kalesi’nin kimine göre tepenin boş olan içerisine giriş kapıları bulunuyor, kimine göre ise kalede buldukları altınlarla birçoklarının hayatı değişti.

Yıllar önce Mayıs 7’sinde hiçbir organizasyon yapılmadan Karınca Kalesi’nin etrafında bulunan bütün köylüler buluşurdu. O gün Çanakçı’nın Kuzce Köyü’nden tutun da Görele’nin Karakeş’inden, Önerli’sinden insanlar buraya gelirlerdi.

Günün şartlarına göre gerek kalenin bir futbol sahası genişliğinde üzerindeki açık alanda gerekse kaleye çıkış güzergahında orman içerisindeki açık alanlarda piknik yapılırdı. Burada siyah demlikte yapılan çayların da içimi pek keyifli olurdu.

Kalenin üzerinde tırmanışa geçmeden önce kadınlar – kızlar dilek tutar hemen yol üzerinde bulunan yüzyıllık meşe ağacına bez bağlar, kimileri ise dilek tutup meşe ağacının gölgesinde uyurlardı.

Zorlu bir 20 dakikalık tırmanıştan sonra tepeye ulaşanları muhteşem bir manzara beklerdi. Kuş bakışı Çömlekçi ve Çanakçı vadisi ayaklarınızın altında, heybetli Sis Dağı ise tam karşınızda bulursunuz. Buradan bütün köy ve de mahalleler görülür.

Önce kemençe eşliğinde horonlar kol kola oynanır, sonra da Allah ne verdiyse bez üzerine serilen yiyecekler paylaşılırdı. Günümüzde köylerin her geçen gün göç ederek boşalmasıyla bu birliktelik bu gelenekler kalmamıştır.

Ortasından geçen Çanakçı Deresi’nin iki tarafına kurulan Kuşköy, diğer komşu köyler gibi sarp ve dağınık yerleşim alanına sahiptir.
Ortasından geçen Çanakçı Deresi’nin iki tarafına kurulan Kuşköy, diğer komşu köyler gibi sarp ve dağınık yerleşim alanına sahiptir.

KUŞKÖY VE KUŞ DİLİ

Klasik bir Karadeniz köyü… Engebeli yamaçlar, birbirinden ayrı konumlanmış evler ve kartpostallara yakışır bir doğa güzelliği… Giresun iline bağlı Çanakçı ilçesinde bulunan köyün ilçe merkezine uzaklığı 5 kilometredir. Ortasından geçen Çanakçı Deresi’nin iki tarafına yerleşmiş bir köy olan Kuşköy, diğer komşu köyler gibi sarp ve dağınık yerleşim alanına sahiptir. Kuşköy’ün isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir.

Karadeniz Bölgesi’nde arazi engebeli ve dağınık olduğu için telefon hatları bile sıkça arızalara maruz kalıyor. Tamir süreci de arazi koşulları gereği uzadığı için Karadeniz insanları öteden beri haberleşmek için ıslıktan faydalanıyorlar. Uyarı, yer belirtme gibi çok temel düzeydeki iletişim unsurlarını ikame etmek için kullanılan ıslık ise Kuşköy’de çok daha farklı bir boyut kazanıyor.

Kuşköy, son yıllarda görebileceğiniz en ilginç köylerden bir tanesi. Kuş dili olarak bilinen ve esasında ıslıkla konuşulan bir dile sahip olan köylüler, dünyanın da ilgisini çekiyor. Hatta öyle ki; “Kuş dili” 7 Aralık 2017 tarihinde Unesco Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahi alındı.

KUŞ DİLİNİN TARİHİ

Islık dili, Avrupa’nın dağlık ülkelerinde karşılıklı vadi yamaçlarına yerleşmiş köylerde yüzyıllardır kullanılıyor. Aslında bir bölgede ıslık dilinin iletişim yöntemine dönüşebilmesi, orada yaşayanların üzerinde mutabakata vardığı işaretlerin kullanılmasıyla mümkün.

Islık dili kurulurken, ince-kalın, yüksek-alçak, devamlı-kesik seslerle bazı ritim kalıpları oluşturulur. Kuşköy’de kullanılan ıslık dilinde de, Türk alfabesinin 29 sesinden ancak “i, o, ö” ünlüleri ve “f, k, ç” ünsüzleri taklit edilebiliyor. Bu “taklit fonem”lerle kalıplar yapılıp “anahtar kelime”ler oluşturuluyor. Örneğin “iföçö” kalıbı “imece”, “çöççö” kalıbı da “söyle” anlamını belirtiyor. Islık dilinde bulunan az sayıda işaret ile çok sözcük oluşturma imkanı yok. Bu sebeple birkaç kavram için aynı ıslık kalıbını kullanmak gerekebiliyor. Dolayısıyla ıslık diliyle herhangi bir yörenin, herhangi bir topluluğun, ancak herkesçe bilinen ortak konuları, sorunları konuşuluyor.

Kuşköy’de insanlar ıslık çalarak haberleşiyorlar. Bu ıslık da kuş sesine benzediği için yöre halkı tarafından “Kuş dili” olarak adlandırılıyor. 5 asırlık bir geçmişe sahip olduğu bilinen Kuş dili klasik bir Karadeniz köyü olan Kuşköy’ün dünya çapında tanınmasına büyük katkı sağlıyor.

Telefonun olmadığı ya da çok kısıtlı olduğu zamanlardan günümüze gelen Kuş dili sayesinde yöre insanı “Bu akşam bize gelin”, “Yarın çay toplamaya gidelim”, “Yarım kilo un getir”, “Taze ekmek var mı?”, “İki kilo domates alacağım” gibi gündelik cümleleri karşı tarafa daha rahat bir şekilde aktarıyorlar. Ayrıca Kuşköy’de ikamet eden Mehmet Köçek ise, “Düşman işgalinde bile atalarımız bu dili kullanmış; tarlada, bağda, bahçede hep Kuş dili kullanılmış” diyor. Diğer bir ifadeyle Kuş dili hem gündelik hayatı kolaylaştırmak hem de tehlike anlarında kamuflaj amacıyla kullanılabilen bir dil.

Esasında ıslıkla haberleşmek yeni bir durum değil. Asırlardır ıslığa dayalı diller dünyanın farklı kültürlerinde kullanılmış durumdadır. Ünlü tarihçi Herodot, Etiyopya’da yaşayan bir halkın “yarasa” sesini andıran bir ses çıkararak haberleştiklerini yazmıştır. Bugün Kanarya Adaları’nda da kuş diline benzer bir dil 600 yıldır kullanılmaktadır.

Konu hakkında çalışmaları bulunan ve Kuşköy’deki bu olguyu inceleyen Türk asıllı Alman biyopsikolog Onur Güntürkün, kuş dilinin hem harika bir kültürel öge olduğunu hem de heyecan verici bir doğa deneyi olduğunu ifade ediyor.

Kuş dili olarak bilinen ve esasında ıslıkla konuşulan bir dile sahip olan köylüler, dünyanın da ilgisini çekiyor. Kuş dili, 2017 yılında Unesco Kültürel Miras Listesi’ne dahi alındı.
Kuş dili olarak bilinen ve esasında ıslıkla konuşulan bir dile sahip olan köylüler, dünyanın da ilgisini çekiyor. Kuş dili, 2017 yılında Unesco Kültürel Miras Listesi’ne dahi alındı.

KUŞDİLİ FESTİVALİ

24 yıldır Temmuz ayının ortalarında gerçekleştirilen Kuşdili Kültür ve Sanat Festivali ise yöredeki bu geleneğin tanıtılması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından oldukça önemseniyor.

Çanakçı Belediye Başkanı Tuncay Kasım bu konuda şu sözleri ifade ediyor: “Bu topraklarda, yöre insanlarının yaşadığı günden bu yana var olan geleneğin şenliğin havasına bürünmüş halidir festival. Önceden yaşam tarzının bir yansımasıydı. Şimdi cep telefonlarıyla sadece gösteri amacıyla kullanılıyor. Gelecek nesillere aktarılması noktasında biraz sıkıntı çekilen, bu dünyanın kültürel miras bakımından en olağanüstü varlıklarından biridir Kuş dili. Umarım bu gelenek bu coğrafyada sonsuza kadar devam eder. Gökyüzünde ıslık seslerimiz her daim yankılanır, gelecek nesillere aktarılır.”

Festival sırasında yapılan “Islıkla Haberleşme Yarışması”nda hem büyükler hem de çocuklar, bir kilometre ötedeki eşlerine komutlar veriyor. En iyi anlaşabilen, yarışmayı kazanıyor.

KUŞ DİLİ BELGESELLERİ

Kuşköy’de yaşatılan bu kültürel miras da dünyanın çeşitli medya kuruluşlarının ilgisinde. Japonya, Almanya, ABD gibi ülkelerden gelen gazeteciler ve belgeselciler köydeki bu miras hakkında haber yapıyorlar.

Kuşköy’deki bu Kuş dili olgusu hakkında TRT Belgesel tarafından yapılmış şahane belgeseli izleyerek siz de Kuş dili öğrenmeye başlayabilir, gündelik hayatınıza kullanabilirsiniz.


“Milli ekonominin temeli tarımdır.”