Espiye

230 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan Espiye, Yağlıdere Suyu ve Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlükte yer almaktadır.
230 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan Espiye, Yağlıdere Suyu ve Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlükte yer almaktadır.

Yağlıdere Suyu ve Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlükte yer alan Espiye, tahmini olarak 230 kilometrekare yüzölçümüne sahiptir. İlçenin doğusunda Tirebolu ve Güce, batısında Keşap ve Yağlıdere, güneyinde Alucra ve Şebinkarahisar ilçeleri ile kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.

Giresun – Espiye arası mesafe 32 kilometre ve araçla yaklaşık 31 dakika sürmektedir. Önceleri Tirebolu ilçesine bağlı bir nahiye olan Espiye, 1957 yılında ilçe olmuştur. Espiye adının anlamı hakkında elde kesin bir veri yoktur. Ancak yörenin eski adı Zefre olup tarihî İpek Yolu’nun en önemli limanlarındandır.

Önceleri Tirebolu ilçesine bağlı bir nahiye olan Espiye, 1957 yılında ilçe olmuştur.
Önceleri Tirebolu ilçesine bağlı bir nahiye olan Espiye, 1957 yılında ilçe olmuştur.

9 mahalle, Soğukpınar isimli 1 belde ve bu beldeye bağlı 4 mahalle ve 31 bağlı köyü bulunan Espiye’nin 2022 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre ilçe toplam nüfusu 37.775’tir. İlçe toplam erkek nüfusu 20.295, toplam kadın nüfusu 17.480’dir. İlçe merkez nüfusu 26.671, bu nüfusun 14.624’ü erkek, 12.047’si kadın nüfustur. İlçe belde ve köy toplam nüfusu ise 11.104’dir. İlçe belde ve köy toplam erkek nüfusu 5.671, toplam kadın nüfusu 5.433’tür.

Espiye’nin Mahalleleri: Adabük Mahallesi, Ağalıkmadeni Mahallesi, Boncukçu Mahallesi, Cibril Mahallesi, Çam Mahallesi, Esentepe Mahallesi, Kaleboynu Mahallesi, Karadere Mahallesi, Merkez Mahallesi.

Espiye’nin Beldesi: Soğukpınar Beldesi.

Espiye Soğukpınar Beldesi Mahalleleri: Dikmen Mahallesi, Kozköy Mahallesi, Merkez Mahalle, Tuygun Mahallesi.

Espiye’nin Köyleri: Akkaya Köyü, Aralıcak Köyü, Arpacık Köyü, Avluca Köyü, Aydınlar Köyü, Bahçecik Köyü, Bayrambey Köyü, Çalkaya Köyü, Çepniköy Köyü, Değirmenağzı Köyü, Demircili Köyü, Direkbükü Köyü, Ericek Köyü, Gebelli Köyü, Gülburnu Köyü, Gümüşdere Köyü, Güneyköy Köyü, Güzelyurt Köyü, Hacıköy Köyü, Hacımahmutlu Köyü, İbrahimşeyh Köyü, Kaşdibi Köyü, Kurugeriş Köyü, Sakarya Köyü, Seydiköy Köyü, Şahinyuva Köyü, Taflancık Köyü, Tikence Köyü, Yeniköy Köyü, Yeşilköy Köyü, Yeşilyurt Köyü.

Restorasyon çalışmaları yapılan Espiye Eski Camii’nin içinde bulunan 1800’lü yıllardan kalma mezar taşının devlete karşı isyan, devlete bağlılık olayları ve bölge tarihini yansıttığı belirlendi.
Restorasyon çalışmaları yapılan Espiye Eski Camii’nin içinde bulunan 1800’lü yıllardan kalma mezar taşının devlete karşı isyan, devlete bağlılık olayları ve bölge tarihini yansıttığı belirlendi.

ESPİYE’NİN TARİHİ

Eski çağlarda Espiye adı bölgede yaşayan halk tarafından bilinmiyordu. Daha doğrusu; Yağlıdere Suyu – Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlüğün adı henüz konulmamıştı. Bu yöreye ad verilmesi Müslüman Türklerin gelişi ile olmuştur. MÖ 656 yılında Espiye düzlüğünün hemen yanı başında yükselen Andoz Kalesi ve komşu ilçe Tirebolu’da Merkez Kalesi vardı.

Antik çağlarda Tirebolu’yu kuran halkın Miletoslular olduğu ve dolayısıyla Espiye arazisine bu halkın hâkim olduğu belirtilmektedir. Tirebolu’yu Miletosluların kurduğunu, MS 1. yüzyılda Plinus’un yazdığı “Natural History” adlı eserinden anlıyoruz. Yine aynı eserden Miletosluların Karadeniz’de 90 kadar şehir kurdukları yazılmaktadır. Atinalı Kesnepheron’un (MÖ 430-355) “Anabasis” adlı eserinden MÖ 401’de Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Kolhların Drillelerin, Haliblerin, Tibarenlerin yaşadıkları anlaşılmaktadır. Drillelerin Kıpçak Türklerinin ataları olan Kimmerlerin bir boyu olduğu ve hatta Tirebolu adının “Dırıbolu” biçiminde buradan geldiği iddia edilmektedir. O günlerde Tirebolu’ya bağlı olan Espiye’nin eski sakinlerinden birinin de Drilleler olabileceği bu açıklamalar ışığında söylenebilir.

Espiye daha sonraları Pontus Krallığı, Roma ve Bizans hâkimiyeti altında kalmıştır. 1204 yılında Haçlı Ordularının İstanbul’u işgal etmeleri ile İstanbul’dan kaçan Aleksious’un Trabzon’a gelerek burada Trabzon Rum İmparatorluğu’nu kurması üzerine bu devletin sınırları içinde yer almıştır.

Espiye’nin Türk yurdu olması, Oğuz Türklerinin bir kolu olan Çepnilerin bölgeye gelmesiyle başlar. Oğuz Han’ın üç oğlundan biri olan Çepniler, XII. ve XIV. yüzyıllarda Kürtün bölgesine gelmesiyle Karadeniz kıyıları Türkleşmeye başlamıştır. Çepniler bugünkü Ordu Mesudiye bölgesinde Hacı Emirli Beyliği’ni kurmuşlardır. On binden fazla atlıdan oluşan bir orduya sahip olan Emirli Beyliği, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde hâkim olan Trabzon Rum İmparatorluğu’na pek çok akınlar düzenleyerek sıkıntılı günler yaşatmıştır. O tarihte tüm Karadeniz sahillerine Rumlar, dağlık kesimlerine de Türkler hâkimdiler. Bir müddet sonra Hacı Emirli Beyliği’nin başına Hacı Emir Bey’in oğlu Süleyman Bey geçti. Süleyman Bey, ilk olarak uzun süredir fethetmeyi düşündüğü Giresun’a 1397 yılında bir sefer düzenledi. Zorlu mücadelelerden sonra Giresun şehrini zapt etti. Bu sebeple ona “Giresun Fatihi” unvanı verildi. Ancak Giresun’un zaptı ile Espiye, Türklerin eline geçmemişti. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun sınırları buradan başlıyordu. Giresun’un fethi ile Keşap, Dereli ve Giresun merkez Türk hâkimiyetine girmişti.

Aradan 64 yıl geçtikten sonra Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilecekti. Bu zaferle birlikte Espiye ve tüm Karadeniz ebedi Türk yurdu oldu. Bölgede Osmanlı hâkimiyetinin başlaması ve Rum hâkimiyetinin sona erdirilmesinde Çepniler büyük rol oynamışlardır. Çepniler, Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğu’na son vermek üzere düzenlemiş olduğu seferde bölgeye çok önceden yerleştikleri ve iyi tanıdıkları için yardım ettiler. Bu nedenledir ki; Osmanlılar Çepnileri pek çok vergiden muaf tutmuşlardır. Espiye adına ilk defa “Espiyelü” şeklinde Osmanlı tahrir defterlerinde rastlanılmıştır. 1515 tarihli defterde “Çepni eli” olarak belirtilen Espiye, “Eşter Oğlu Mustafa Bey zeameti” olarak kayıt edilmiştir. Bu nedenle Espiye adının menşeini burada arıyoruz. Espiye kelimesi Farsça “esb” kelimesinden türetilmiştir. Hayat Büyük Türkçe Sözlük’te “esb” kelimesi “at, beygir” anlamına gelmektedir. Bu kelimeye eklenen “i-yelü” eki iki anlamda olabilir. Birincisi “atlık, atların bol olduğu yer” anlamında mütalaa edilebilir. İkincisi de “yelü” sözcüğünün “yalu, yalı” biçiminde ses ve şekil değiştirmesinden yola çıkılarak “yalı atı” şeklinde olabileceğidir. Her iki anlamda da Espiye kelimesi Türklerin vermiş olduğu bir addır. Çünkü, Türk töresinde “at, avrat, silah” kutsallık derecesinde önemli kavramlardır. Eski Türkler at üstünde uyur, at üstünde yerler, içerlerdi. Bu durumda, Espiye ister “yalı atı” isterse “atlık” anlamına gelsin Türklerce çok kıymetli bir isimle anılmıştır.

Eski adı Zefre olan Espiye, tarihî İpek Yolu’nun en önemli limanlarından biridir.
Eski adı Zefre olan Espiye, tarihî İpek Yolu’nun en önemli limanlarından biridir.

1515 tarihli Osmanlı kayıtlarına göre, o günlerde Espiye’nin 16 haneden (konuttan), Andoz’un ise 6 haneden oluştuğunu anlaşılmaktadır. Bunun anlamı Espiye’nin o tarihlerdeki nüfusunun 80-90 kişi olduğudur. Sonuç olarak, Espiye 480-500 yıllık bir yerleşim yeridir. Andoz Kalesi’ne gelince uzunluğu 90 adım, genişliği ise 20 adım olan küçücük bir kale olduğunu ve burada halkın yaşadığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Andoz Kalesi olsa olsa hemen yanı başındaki denizi ve yolları gözetleme amaçlı olarak kullanılmış olabilir.

Espiye gerek Osmanlılar, gerekse Pontus ve Trabzon Rum İmparatorluğu dönemlerinde idari bakımdan il olarak Trabzon’a ve ilçe olarak da Tirebolu’ya bağlı kalmıştır. 16. yüzyılda bölgenin idari yapısı nahiyeler (beldeler) şeklinde idi. Çepni bölgesinde 7 nahiye kurulmuştu. Bunlar; Yağlıdere, Bayramoğlu, Karaburun, Üregir, Eskiyomlu, Alahnas ve Kürtün nahiyeleri idi. O dönemde Espiye, Cibril, Andoz, Adabük ve Akköy Yağlıdere nahiyesi içinde; Dikmen, Keçiköy, Oğulca (Avluca), Kozköy, Tağnalcuk (Taflancık), Manastır-ı İslam, Çepniköy ve Kurugeriş köyleri de Bayramoğlu nahiyesi içinde yer almışlardır. Tarihî bakımdan en az Espiye kadar eski olan yukarıda isimlerini saydığımız köyler, bugün hâlâ aynı adlarla anılmaktadırlar. 1. Dünya Savaşı sırasında tüm Anadolu gibi sıkıntılı günler geçiren Espiye, Rusların Harşit Çayı’na gelmesiyle düşmana karşı Osman Ağa komutasında gönüllüleri ile katılmıştır.

Espiye, 1. Dünya Savaşı sonrası devam eden Kurtuluş Savaşı’na da bir taraftan askerlik şubeleri kanalı ile diğer taraftan Osman Ağa’nın Giresun’da kurduğu gönüllü birlikleri ile katılmıştır. Öte yandan; aynı zamanda Espiyeli olan o günlerin Giresun Askerlik Şubesi Reisi Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan’ın gönüllü birliklerine asker vermiştir. Espiye’ye bağlı Kurugeriş Köyü’nde doğan Hüseyin Avni Alpaslan, 1. Dünya Savaşı’na Şark Cephesi’nde katılmıştı. Aynı zamanda bir fikir adamı da olan Hüseyin Avni Alpaslan, Türk Yurdu Dergisi’nde milliyetçi yazılar yazmış, “otçu göçü”nü ve “Çepni boyu”nu inceleyen makaleler kaleme almıştır. Kurtuluş Savaşımız sırasında, Giresun’da kurulan iki gönüllü alaydan 42. Piyade Alayı’nın teşekkülünü sağlamıştır. Sakarya-Dumlupınar savaşlarına çağrılarak cepheye gitmiş, 30 Ağustos 1921 tarihinde Mangaltepe sırtlarında şehit olmuştur.

Cumhuriyet döneminde 1957 yılına kadar şimdiki komşu ilçe Tirebolu’ya bağlı olarak kalan Espiye, çok partili yaşama geçildikten sonra 1957 yılında ilçe olmuştur. Bu tarihin Espiye için başka bir önemi daha vardır. Bu tarihe kadar pirinç yetiştirilen Espiye’de sıtma hastalığının artış göstermesi nedeniyle çeltik ekimi hükümet tarafından yasaklanmıştır.

1515 yılı kayıtlarında Kiçiköy olarak geçen Espiye Güzelyurt Köyü’nün adı Türkçe’deki “kiçi” yani “küçük” anlamına gelmektedir. Köyün eski adı 1968 yılı kayıtlarında Keçiköy olarak geçmektedir.
1515 yılı kayıtlarında Kiçiköy olarak geçen Espiye Güzelyurt Köyü’nün adı Türkçe’deki “kiçi” yani “küçük” anlamına gelmektedir. Köyün eski adı 1968 yılı kayıtlarında Keçiköy olarak geçmektedir.

EĞİTİM

Okuma yazma oranı yüzde 98’lere ulaşan Espiye’de halkın eğitim ve kültür düzeyi yüksektir. Giresun Üniversitesi bağlı Espiye Meslek Yüksekokulu yüksek öğretim hizmeti vermektedir. Meslek yüksekokuluna bağlı beş bölüm vardır. Bunlar; Mülkiyet Koruma ve Güvenlik Bölümü, Yabancı Diller ve Kültürler Bölümü, Gıda İşleme Bölümü, Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü, Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü’dür.

Kırsal kesimde nüfus azlığı nedeniyle taşımalı eğitim yapılmaktadır. Espiye’de 3 anaokulu, 10 ilkokul, 9 ortaokul, 5 lise faaliyettedir. Ayrıca bir halk eğitimi merkezi ile bir öğretmen evi ve akşam sanat okulu da vardır. Espiye’deki okullar ve eğitim kurumları şunlardır: Espiye Nene Hatun Anaokulu, Süleyman Demirel Anaokulu, Özel Hayat Ağacı Anaokulu, Cibril İlkokulu, Soğukpınar Şehit Özgün Özdemir İlkokulu, Şehit Hüseyin Tahmaz İlkokulu, Süleyman Demirel İlkokulu, Ericek İlkokulu, Yeniköy 125. Yıl İlkokulu, Güzelyurt İlkokulu, Hasan Ali Yücel İlkokulu, Direkbükü İlkokulu, Avluca Şehit Ahmet Keskin İlkokulu, Atatürk Ortaokulu, Cibril Ortaokulu, Ericek Ortaokulu, Güzelyurt Ortaokulu, Direkbükü Ortaokulu, Süleyman Demirel Ortaokulu, Hasan Ali Yücel Ortaokulu, Şehit Sezgin Burak Cantürk Ortaokulu, Soğukpınar Şehit Özgün Özdemir İmam Hatip Ortaokulu, 75.Yıl Çok Programlı Anadolu Lisesi, Yunus Emre Anadolu Lisesi, Espiye Şehit Cengiz Sarıbaş Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Şehit Murat Şahin Anadolu İmam Hatip Lisesi, Eyüp Sultan Anadolu İmam Hatip Lisesi, Espiye Halk Eğitimi Merkezi, Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu.

ESPİYE’NİN COĞRAFYASI VE İKLİMİ

Ünlü İpek Yolu’nun Zefre Limanı; ilçenin kuzey batısında bulunmakta olup eski zamanların sert rüzgârlara kapalı, Doğu Karadeniz’in en ünlü doğal limanıdır. Karadeniz Bölgesi’nin coğrafi yapısının özelliklerini taşımaktadır. Bu nedenle arazi yapısı engebelidir. Bu engebeler ilçe merkezinin hemen arkasından başlar ve gittikçe yükselir. İlçenin doğusunda Gelevera (Gelivera – Galavera’dan. Doğu Karadeniz Rumcasında ‘Kalavera’ evlenmemiş genç kız anlamındadır), batısında Yağlıdere ve kollarının açmış olduğu vadiler ile dağlar arasındaki akarsu yatakları araziyi oldukça parçalamıştır. Ortalama 230 kilometre yüzölçümüne sahip olan ilçe doğusunda Tirebolu ve Güce, batısında Keşap ve Yağlıdere, güneyinde Alucra ve Şebinkarahisar ilçeleri ile kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır. Karadeniz sahil karayolu ilçenin merkezinden geçmektedir.

Espiye’nin iklimi her mevsim bol yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer, buna bağlı olarak rutubet oranı bir hayli yüksektir. Bol yağış alan ilçenin bitki örtüsü zengindir. Tüm yerleşim birimleri fındık bahçeleri ve geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. İlçenin yüksek kesimlerinde çam ağaçları ve kayın ormanları mevcuttur.

Espiye adının Farsça kökenli olup “yalı atı” ya da “atlık” anlamına geldiği belirtilmektedir.
Espiye adının Farsça kökenli olup “yalı atı” ya da “atlık” anlamına geldiği belirtilmektedir.

ESPİYE’DE KÜLTÜR VE GELENEKLER

İlçe halkının eğitim ve kültür düzeyi yüksektir. Okuma yazma oranı yüzde 98’lere ulaşmıştır. Giresun (Vilayeti Çepni) ilinin Orta Asya Oğuz, Türkmen, Şaman, Alevi, Bektaşi kültür yapısı yer yer devam etmektedir. Başta saz ve kemençe geleneksel müzik aletlerindendir ve düğünlerde çalınır. Göçebe Türkmen kültüründen kalan Hıdırellez ve yayla göçleri, ocak ve sacayağı adetleri devam etmektedir.

MAYIS YEDİSİ

Mayıs Yedisi adı Rumi takvime göre konulmuştur. Rumi takvime göre 7 Mayıs, kullanmakta olduğumuz Miladi takvime göre her yıl Mayıs ayının 21. gününe denk gelmektedir. Mayıs Yedisi geldiğinde dere ile denizin sularının birbirine karıştığı yerden su alınır. Su alma işi özellikle seher vaktinde yapılır. Özellikle yeni doğmuş çocuklar ile nazara, sihre veya büyüye yakalandıklarına inananlar bu suyla yıkanır. Yıkanma sırasında dualar okunur. Böylece gelecek yılın Mayıs Yedisi’ne kadar nazar, sihir veya büyüden korunulmuş olur. Bu gelenek, denizden uzak iç kesimlerde de uygulanır. Mayıs Yedisi’nde dere ile denizin karıştığı yerden su alamayanlar ise; seher vakti arkasına bakmadan Besmele çekip evden çıkarak yedi ayrı gözeden (kaynaktan) kaplarını su ile doldururlar. Yine nazara, sihre ve büyüye karşı bu suyla yıkanırlar.

MART DOKUZU

Mart Dokuzu geleneği, ölüm ve hayat ile ilgili olup halen sürdürülen bir gelenektir. İnanılır ki; Mart’ın 9’uncu gününde tüm cadılar toplanır, kimi kedi, kimi sinek, kimi köpek şeklinde kılık değiştirerek kırkını aşmamış çocukları yerler. Bu nedenle Mart’ın 9’unda kırkını aşmamış çocuklar özel bir dikkatle korunur. Tahta yemek kaşıkları su içinde bırakılır. Amaç, cadıların yemek yenilen kaşıklara ağızlarını sürüp kirletmelerini engellemektir.

AYAK BAĞI KESME

Kimi yürüme güçlüğü çeken çocukların ayaklarında adım atmayı engelleyen bir bağ var olduğuna inanılır. Bunun için çocuklar ya bir üzüm teveğinden yedi kere geçirilir ya da herhangi bir ailenin ilk çocuğu, yeni doğmuş bebeğin ayağına üç kere iplik bağlayarak koparır. Böylece bebek, ayak bağından kurtulmuş sayılır.

Eski adı 1355 yılı kayıtlarında Yunancada “batı yeli” anlamına gelen Zephyríon olduğu belirtilen Gülburnu, Espiye’nin görülmeye değer güzelliklerinden biridir.
Eski adı 1355 yılı kayıtlarında Yunancada “batı yeli” anlamına gelen Zephyríon olduğu belirtilen Gülburnu, Espiye’nin görülmeye değer güzelliklerinden biridir.

ESPİYE’DE TURİZM

İlçedeki en önemli tarihî yapı Cenevizliler tarafından yapılan ve Zefre Limanı’nı koruyan Andoz Kalesi’dir. Kale Giresun-Trabzon sahilyolu üzerinde Espiye girişinde bulunmakta olup 180 basamakla çıkılmaktadır. Kalenin muhteşem bir Zefre Liman ve deniz manzarası bulunmaktadır. Ayrıca Espiye pidesi turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir. Son yıllarda Kent Ormanı da ilçe sınırlar içinde yapılarak ilçe turizmine canlılık kazandırmıştır. Ayrıca Espiye Belediyesi ve esnafın katkılarıyla ilki 2006 yılında yapılan Espiye Kültür, Turizm ve Pide Festivali de Temmuz ayı içerisinde yapılmakta ve binlerce insanın ilçeye akın etmesini sağlamaktadır.

Birinci derecede arkeolojik Sit alanı olarak ilan edilen Andoz Kalesi, ilçeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Espiye Merkez Camii, Şahinyuva Köyü’ndeki kilise, Ağanın Köprüsü, Harova Köprüsü, Sınır Köprüsü ve Ericek Köprüsü adıyla anılan kemer köprüler de dikkat çekicidir. Espiye’de ayrıca ilçeye 4 kilometre uzaklıkta Zefre mevkiinde Cenevizlilerden kaldığı söylenen bir tersane kalıntısı da bulunmaktadır.

YAYLA ŞENLİKLERİ VE OTÇU GÖÇÜ

Karadeniz ve Giresun’un kalkınmasında çok önemli rol oynayan yaylaların gurbetteki 1 milyonun üstünde Giresunluya tanıtımı için çalışmalar başlatılmıştır. Unutulmaya yüz tutan otçu göçü geleneğini canlandırmak ve yaylalar içinde çok eski ve tarihî bir öneme sahip olan Espiye Karavacık Yaylası’nı da tanınmış yaylalar zincirine katmak için başlatılan çalışmalar sürmektedir.

Yayla şenliklerinin temelinde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaygın bir gelenek olan “otçu göçü” yatmaktadır. Mısırların 20-30 santimetre büyüdüğü zaman sık biten kısımların araları 30-40 santimetre açılacak şekilde sökülmesine “sık kazma”, dibindeki otları ikinci kez temizlemeye “ot biçme” ve fındık bahçelerindeki otları tırpanla ve orakla biçilmesine de “kırkma” denilmektedir. Bu işlerden iyice yorulan ve işleri biten cenikliler (köy ve şehirde oturanlar) yorgunluklarını atmak ve eğlenmek için genellikle Temmuz ayı içinde yaylalara yaptıkları toplu gezi ve ziyaretlerine “otçu göçü” denir. Zaman olarak mısır otunun alınması ile fındık toplamaya başlama arasında kalan 15-20 günlük boşluktur. Genellikle perşembe ve cuma günü yaylaya götürülecek yiyecek ve giyecekler paketlenir, yola çıkılır. Geçmişin getirdiği örf ve âdet gereği yolculuk sırasında pınar başlarında oturulur, yemekler yenir, türküler söylenir, tabancalar atılır, kâğıt fişeği ve dinamitler patlatılır ve horanlar oynanır. Bu güzel geleneklerin kaybolmaya yüz tuttuğunun sezinlenmesi üzerine eski günlerin tekrar yaşanması amacıyla yayla şenlikleri düzenlenmeye başlanmış ve büyük ilgi görmüştür.

Yedideğirmenler
Yedideğirmenler

YEDİDEĞİRMENLER

Espiye’nin Yeniköy, Akkaya ve Avluca köyleri hudutları içerisinde kalan Yedideğirmenler ve mağarası; taşıdığı kültürel, doğal kaynak değerleri ve bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip olması nedeniyle 9 Mayıs 2013 tabiat parkı olarak ilan edilmiştir.

Taşıdığı kültürel, doğal kaynak değerleri ve bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip olması nedeniyle Yedideğirmenler, 2013 yılında tabiat parkı olarak ilan edildi.
Taşıdığı kültürel, doğal kaynak değerleri ve bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip olması nedeniyle Yedideğirmenler, 2013 yılında tabiat parkı olarak ilan edildi.

Yedideğirmenler Tabiat Parkı, 103 hektar büyüklüğünde olup Giresun’a 62 kilometre, Espiye’ye 28 kilometre mesafededir. Tabiat parkı; Yeniköy, Akkaya ve Avluca köylerinin birleştiği noktada bulunmakta olup mevcut yedi değirmenin altısı kullanılmaktadır. Haziran sonuna kadar değirmenlerde ve çağlayanlarda su miktarı oldukça yüksektir. Bu vaziyet alanın peyzaj değerini yükseltmektedir. Tabiat parkı çevre köy ve ilçelerden günübirlik olarak ziyaret almaktadır. Yedideğirmenler Tabiat Parkı’nda bulunan mağara sarkıt, dikit ve benzeri oluşumları ile süslü bir mağara olup girişi dar ve suyolu özelliğinden dolayı yalnız Ağustos ayından sonra profesyonel kişiler tarafından gezilebilecek özelliği bulunmaktadır.

Yedideğirmenler Tabiat Parkı, Yeniköy, Akkaya ve Avluca köylerinin birleştiği noktada bulunmakta olup mevcut yedi değirmenin altısı kullanılmaktadır.
Yedideğirmenler Tabiat Parkı, Yeniköy, Akkaya ve Avluca köylerinin birleştiği noktada bulunmakta olup mevcut yedi değirmenin altısı kullanılmaktadır.
Doğal bir tepenin üzerinde yer alan Andoz Kalesi’ne yalnızca kuzey tarafındaki küçük yoldan çıkılabiliyor.
Doğal bir tepenin üzerinde yer alan Andoz Kalesi’ne yalnızca kuzey tarafındaki küçük yoldan çıkılabiliyor.

ANDOZ KALESİ

Giresun’un Espiye ilçesinin girişinde yer alan Andoz Kalesi, Yağlıdere Deresi’nin hemen kenarında, denize ve vadiye hâkim sivri bir tepenin üzerinde bulunuyor. MÖ 1300’lü yıllarda yapıldığı düşünülen Andoz Kalesi; denize, vadiye, içeri doğru ve Trabzon ile Giresun tarafına hâkim olması dolayısıyla oldukça önemli bir yere sahip.

Tamamen doğal bir tepenin üzerinde yer alan Andoz Kalesi’ne yalnızca kuzey tarafındaki küçük yoldan çıkılabiliyor. Diğer yönlerden kaleye çıkmak imkânsız gibi bir şey. Etrafı surlarla çevrili olan kalenin duvarları ise yer yer yıkılmış vaziyette. Bazı kısımlarında ise kuleler yer alıyor.

MÖ 1300’lü yıllarda yapıldığı düşünülen Andoz Kalesi’nin uçurumlar ile çevrili topoğrafik yapısından dolayı yerleşim için uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
MÖ 1300’lü yıllarda yapıldığı düşünülen Andoz Kalesi’nin uçurumlar ile çevrili topoğrafik yapısından dolayı yerleşim için uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

Espiye ilçesinin 3 kilometre batısında yer alan yaklaşık 250 metre yüksekliğindeki kale, denize hâkim kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Yağlıdere Deresi’nin kenarında yer alan kale, basamaklı bir görünüme sahip olup uçurumlar ile çevrilidir. İrili ufaklı moloz taştan harç yardımı ile oluşturulan duvarlar tepenin topoğrafik yapısına bağlı olarak doğu-batı doğrultusunda dar bir hat halinde uzanmaktadır. Giriş iki yarım daire burç tarafından korunmaktadır. Kalenin doğu ucunda dörtgen planlı ve tonozlu üstyapıya sahip 4.80 x 3.72 metre ölçülerinde bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Yapı zeminden 3 metre yüksekliğe dek oldukça iyi korunmuş durumda olup güneydoğu köşesinde bir kapı ve batı duvarında bir pencere bulunmaktadır. Doğu yönünde 1.75 metre genişliğinde bir niş (mimari yapılarda duvar içinde bırakılan oyuk) bulunmaktadır. Plan özellikleri ile bu küçük bina bir sarnıç ya da mezar yapısı olmalıdır. Uçurumlar ile çevrili topoğrafik yapısı ile bu küçük kalenin yerleşim için uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak yapısı itibarıyla bu kalenin yakınlardaki bir yerleşimin akropolü olarak kullanıldığı ifade edilebilir.

Gelivera deresi üzerinde bulunan Soğukpınar Pangal Şelalesi, yazları 30 dereceyi bulan aşırı sıcakların etkisinden kurtulmak isteyenlerin akınına uğruyor.
Gelivera deresi üzerinde bulunan Soğukpınar Pangal Şelalesi, yazları 30 dereceyi bulan aşırı sıcakların etkisinden kurtulmak isteyenlerin akınına uğruyor.

ESPİYE’DE TARIM

FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ

Yaklaşık 5 bin yıldır tanınıp bilinen fındığın en büyük üreticisi Türkiye’dir. Dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini karşılayan ülkemizde yıllık üretim ortalama 550-600 bin ton seviyelerindedir.

Dünya fındık tüketimi ise 600 bin ton kabukludur. Görüldüğü gibi ülkemiz dünya fındık tüketimini tek başına karşılar durumdadır. Diğer fındık üreten ülkelerin (İtalya, İspanya, Yunanistan, ABD gibi..) üretimlerini de dikkate aldığımızda, her yıl ortalama 100 -150 bin ton arz fazlası stoklarımızda kalmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin fındık başta olmak üzere tarımda üretim planlaması yapması kaçınılmazdır.

Ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Ordu, Giresun ve Trabzon illerinin geleneksel ürünü olan fındık; zamanla Orta ve Batı Karadeniz Bölgesi’nde de önemli bir ürün haline gelmiştir.
Giresun insanının büyük bir bölümünün geçim kaynağı olan fındık, ülkemizde bugün 8 milyon insanımızı direkt veya dolaylı olarak ilgilendiren başlıca tarım ürünlerindendir. Fındığın ilk kez ülkemizde kültüre alındığı ve 1403 yılında ilk dış satımının gerçekleştiği çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Doğu Karadeniz kıyıları fındık yetiştirilmesi için doğal bir alan oluşturmaktadır. Fındık yeryüzünde geniş bir alanda yetiştirilmesine karşın, kültür fındıkları 37-41 paralelleri arasında 750 metreyi aşmayan yüksekliğe kadar, yıllık ortalama ısısı 13-16 dereceye kadar ılıman ve nemli iklim koşularında, genellikle derin, tınlı-humuslu topraklarda oldukça iyi gelişme göstermektedir.

Espiye’nin ekonomik temeli fındığa dayalı olup fındık, yöre çiftçilerinin başlıca gelir kaynağıdır. Tarıma elverişli arazinin yüzde 80’inde, ilçe alanının yüzde 35’inde fındık yetiştirilmektedir. İlçede 8.596 hektar sahada yetiştirilen fındığın üretim miktarı çeşitli etkenlere göre değişmektedir ve ortalama yıllık 6 bin ton civarındadır. İlçede çiftçi ailesi başına 15-16 dekar fındık bahçesi düşmektedir. 5.150 aile fındık yetiştiriciliği yapmaktadır. Fındık bahçelerinin yıllık ortalama verimi 70 kg/dekardır. Verim; sahil kesiminde 120-150 kg/dekara çıkabilmekte, fakat yüksek yerlerde 20 kg/dekara düşebilmektedir. Bunun sebebi fındık bahçelerinin ömrünü tamamlamış olması, bakım ve mücadele işlerinin yeterli yapılmaması, yıllık iklim değişiklikleri, iklim ve toprak yapısının fındık yetiştiriciliğine fazla elverişli olmaması gibi nedenler gösterilebilir.

ÇAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

Espiye’de 16 köy ve mahallede çay yetiştiriciliği yapılmaktadır. 1.860 dekar sahada yapılan çay yetiştiriciliğinde yıllık ortalama verim 1.200 ton civarında olabilmektedir.

Toprak ve iklim yapısı itibarı ile sahil ve sahile yakın yerleşim bölgelerinde çay tarımı yapılabilmektedir. Çayın iklim ve toprak isteği olarak çok seçici bir bitki olması sebebiyle sahilden 15 kilometre içeride çay yetiştirilememektedir. Çay yetiştiriciliğinin en fazla yapıldığı köyler İbrahimşeyh, Hacımahmutlu, Hacıköy, Demircili ve Cibril mahalleleridir.

SEBZECİLİK

Sebze üretimi özellikle sahil ve sahile yakın köylerde yapılmaktadır. Daha çok aile içi tüketim için yetiştirilen sebzeler, sahile yakın yerlerde sebze bahçelerinde, köylerde ise mısır tarlası içinde veya etrafında yetiştirilmektedir. Mısır tarlası içinde yapılan sebze yetiştiriciliğinde bakım ve mücadele işleri zor olmakta ve dolayısıyla verim düşük olmaktadır. Yetiştirilen başlıca sebzeler karalahana, taze fasulye, domates, salatalık, biber, patlıcan ve patatestir. Espiye’de 110 hektar sahada yıllık 976 ton sebze üretimi yapılmaktadır.

MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİ

Espiye’de hemen hemen tüm mahalle ve köylerde mısır yetiştirilmektedir. 1.824 hektar sahada yetiştiriciliği yapılan mısır, fındıktan sonra ikinci tarımsal ürün olarak ekonomik öneme sahiptir. Yıllık ortalama mısır üretimi 4.346 ton, mısır sapı üretimi 8.000 tondur. Mısır genellikle aile içi tüketimde insan ve hayvan gıdası olarak kullanılmaktadır. Önceki yıllarda daha fazla yetiştirilen mısır, fındığın önemi arttıkça üretim miktar ve alanı olarak yıldan yıla azalmıştır. Özellikle sahil ve sahile yakın köy ve mahallelerde mısır ekili alanlar fındık bahçesine tahsis edilerek mısır yetiştirilebilen saha azalmıştır.

Köylere ulaşım kolaylaştıkça buğday unu tüketimi artmış, mısır daha çok hayvan yemi olarak kullanılmıştır. Helen üretilen tane mısırın büyük çoğunluğu hayvan yemi olarak, mısır sapı ise tamamen kaba yem olarak hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Ortalama mısır verimi sahilde 300 kg/dekar, yüksek köylerde 100-150 kg/dekar civarındadır. Daha çok hayvan yemi olarak yapıldığından mısırda verimi artırıcı çalışmalar yetiştiricilerin fazla ilgisini çekmemektedir.

MEYVECİLİK

Espiye’de üretimi yapılan başlıca meyveler elma, armut, kiraz, vişne, dut, incir, ceviz, şeftali, erik, ayva, mandalina, portakal ve kividir. İlçede üretim ise yıllık 240 tondur. Toplu meyve bahçesi tesisi yok denecek kadar azdır. İklim yapısı itibariyle meyve bahçelerinde görülen hastalık zararlıları bölgede yoğun kayıplara neden olmakta, bunlarla mücadele ise maliyeti artırmaktadır. Bu durumda çiftçiler için meyve yetiştiriciliğinden çok fındık yetiştiriciliği daha çok cazip hale gelmektedir.

800 yıllık tarihiyle Espiye Karaovacık Yaylası, araştırmacıların ilgi odağı.
800 yıllık tarihiyle Espiye Karaovacık Yaylası, araştırmacıların ilgi odağı.

ESPİYE’DE HAYVANCILIK

İlçede 4.750 baş sığır, 4.400 baş koyun, 300 baş manda, 100 baş keçi, 10.000’den fazla kümes hayvanı, 360 baş tek tırnaklı (at, katır, eşek) yük hayvanı bulunmaktadır.

SIĞIR VE ÇAYIR, MERA

İlçede 4.750 baş sığır bulunmaktadır. Küçük aile işletmeciliği şeklinde yapılan sığır yetiştiriciliğinde çiftçi aileleri tarımsal üretimleri sonucu elde ettikleri kaba yemi değerlendirmek ve aile içi ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla bir-iki baş süt sığırı yetiştirmektedir.

Önceki yıllarda hemen hepsi yerli kara sığırlarından oluşan işletmelerin sığırları suni tohumlama çalışmaları sonucu bugün ortalama 1/3’ü kültür melezidir. Yapılan bu tohumlama çalışmaları sonucu süt verimi yıldan yıla artmakta, yetiştiricilik daha ekonomik hale gelmektedir. Yine İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından her yıl şap aşısı, yanıkara aşısı ve sığır vebası aşısı uygulanmaktadır. Yıllık ortalama süt üretimi 8.690 ton, peynir üretimi 225 ton, tereyağı üretimi 212.5 ton olup bu ürünlerin yüzde 99’u aile içi tüketimde kullanılmakta ve çok az bir kısmı pazarlanmaktadır.

KÜÇÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

İlçede 4.440 koyun, 100 kıl keçisi bulunmaktadır. Koyun yetiştiriciliği Kozköy, Kurugeriş, Güzelyurt, Ericek, Seydiköy gibi yüksek köyler başta olmak üzere tüm ilçede yapılmaktadır. Yaz aylarında çıkılan yaylalarda mera ve yeterli ot olmaması sebebiyle üreticiler zor durumda kalmaktadır. İlçe Tarım Müdürlüğü’nce koyunlara Entretoxemie aşısı uygulanmaktadır.

ARICILIK

İlçede arıcılık 5-20 kovanlık işletmeler halindedir. Bu sayıdaki kovanların seyyar arıcılık için nakli ekonomik olmadığından ilaçlama mevsiminde ilaçlama yapılmayan bölgelere arılar nakledilememektedir. Fındık kurdu ilaçlamasının yapıldığı Mayıs ayı içerisinde gelişmesi doruk noktasında olan arı kolonilerindeki tarlacı arı mevcutlarında fındık kurdu ilaçlaması ile yüzde 50-75 oranında zayiat olmaktadır. Böylece Haziran ayının ilk haftasında başlayan büyük nektar akışına güçsüz kolonilerle gidilmekte, alınması gereken bal verimi büyük oranda düştüğü gibi kovanların da iç dengesi bozulmaktadır. İlçede bulunan 8.450 arı kovanının tamamı fenni kovanlardır. Bu kovanların büyük bir kısmı Bayrambey, Avluca, Çalkaya, Ericek ve Bozköy köylerinde bulunmaktadır. İlçenin yıllık ortalama bal üretimi 72 ton, balmumu üretimi 54 tondur.

Dağlık yapıya sahip olan Soğukpınar Beldesi, sahilden 10-15 kilometre iç kesimlerde, 900 rakıma kadar ulaşmaktadır.
Dağlık yapıya sahip olan Soğukpınar Beldesi, sahilden 10-15 kilometre iç kesimlerde, 900 rakıma kadar ulaşmaktadır.

SOĞUKPINAR

Soğukpınar Beldesi, Espiye sahilinden içeri giren 07 no’lu yolun 22’nci kilometresindedir. Doğusunda Gelevera Deresi ve batısında Kızılkaya madeni bulunan Soğukpınar, 177 kilometrekare alana yerleşmiştir. Belediyenin merkezi düz bir alana kurulu olup 2 mahallesi dağlık yapıya sahiptir. Sahilden 10-15 kilometre iç kesimlerde, 900 rakıma kadar yüksekliği ulaşmaktadır.

2022 yılında yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre Soğukpınar’ın nüfusu 2.626 olarak tespit edilmiştir.

Soğukpınar’ın Mahalleleri: Dikmen Mahallesi, Kozköy Mahallesi, Merkez Mahalle, Tuygun Mahallesi.

Giresun’un şirin bir beldesi olan Soğukpınar’ın sırtını dayamış olduğu Kızılkaya Dağı gerek maden rezervleri açısından gerekse görsel açıdan önemlidir. Kızılkaya’da günbatımı izlenmeye değerdir. Ayrıca Karadere ve Kızıldere derelerinin birleştiği yer ayrı bir güzellik sergilemektedir. Beldenin içinden geçen tarihî İpek Yolu tahrip edilmiş olsa da han yıkıntıları ve taş döşeme yollarıyla tarihe yolculuk kapısı aralıyor. Kızılkaya madeni, Beşik Gölü, Şahin Kayası, Delikli Taş ve eski galeriler gezmeye gelenlerin uğrak yeridir.

Soğukpınar, Dikmen Köyü ile birleşerek 1998 yılında belde belediyesi olmaya hak kazanmıştır.
Soğukpınar, Dikmen Köyü ile birleşerek 1998 yılında belde belediyesi olmaya hak kazanmıştır.

SOĞUKPINAR’IN TARİHİ

Belde ile ilgili resmi bir bilgi-belge olmamasına rağmen incelenen Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerinden bölgenin tarihi hakkında yeni yeni bilgiler edinilmektedir. Bu bilgiler ışığında bölgenin Döğer Türkleri tarafından yurt edinildiği ve 15. yüzyıldaki kayıtlardan birçok çevre köyün buraya bağlı olduğu, hayvancılık ve tarıma dayalı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Yine Bayramoğulları Beyliği’nin bir nahiyesi durumunda olan bugünkü Soğukpınar’da bu tarihler içerisinde Rum ve Ermeni nüfusa rastlanmamaktadır. Gümüşhane madenleri ile birlikte işletilen Kızılkaya madeninde çalışan Rumların buraya gelişleri 1800’lü yıllarda olmuştur. Yine Osmanlı arşivlerine göre bölgede hizmet veren medreselerin olduğu kaydedilmiştir. Yörede ikamet eden Rumlar yaşamlarını Kızılkaya madeninde bakır işleyerek sürdürmüşlerdir. Yerleşim yerleri de Kızılkaya, Düzağız ve Kasapçayırı mahalleleridir. Kasapçayırı’nda yıkılmış vaziyette bir kilise bulunmaktadır. Yörenin önemli bir tarihçesi olmamasına rağmen Espiye’nin arazi ve nüfus bakımından büyük köylerinden biri olup Dikmen Köyü ile birleşerek 20 Ağustos 1998 tarih ve 98/49560 Sayılı Karar ile belde belediyesi olmaya hak kazanmıştır. Başlıca geçim kaynağı fındıktır. Yaklaşık 400 ton fındık üretilmektedir.

DİKMEN – DÖĞER

1515 tarihli vergi defterinde bu köy, “Karye-i Döğer nâm-ı diğer Dikmen” şeklinde iki ad ile anılmıştır. Bilindiği gibi Döğerler, 24 büyük Türkmen topluluğundan birinin adıdır. Dikmen kelimesi ise Türkçede mahrut (tabanı daire olup yan kenarları bir noktada birleşen geometrik şekil, koni) tepe anlamına gelmektedir. Vergi defterinde yer alan bu terkip, Döğer Türkmenlerinden bir grubun bu dağlık araziyi iskanı sırasında Dikmen imlasıyla tesmiye ettiklerini göstermektedir.

Bahsi geçen kaynakta bu köy halkı, Çepni beyi Emir Han Ağa’ya vergi ödemekle yükümlü olan iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup herhangi bir görevi bulunmayan normal çiftçilerdir ki, bunlar 28 hanedir. Köyde bu grubun tasarrufu altında bir değirmen bir de avcı kuş yuvası vardır. İkinci grup ise, Dikmen Camii görevlileridir. Bunlardan yedisi hane, ikisi yetişkin bekar erkektir. Ayrıca köyde biri Murat Fakih tarafından ziraata açılan iki adet zemin (ortak tarla) vardır.

1530’da köyde 30 çiftçi hane, bir değirmen ve bir de avcı kuş yuvası bulunmaktadır. Köyün çiftçi zümresinin vergi toplamı 1.670 akçadır. Dikmen Camii görevlilerinden sekizi hane, ikisi yetişkin bekar erkektir. Bunların sipahiye ödediği toplam vergi ise 156 akçadır. Bu durumda 1530 yılında Döğer Köyü’nde 40 nefer vergi mükellefi yaşamakta ve bunlar 1.826 akçe vergi ödemekle yükümlüdür.

1554’te 23 hane, iki yetişkin reayâ; dokuz hane ve bir yetişkin de mülazım-ı cami yazılmıştır. Dikmen Camii’nin imamının adı Dede oğlu Hüseyin’dir. Ayrıca Pir Ahmet oğlu Musa ile Mehmet oğlu Ramazan adlı iki kişi daha imam olarak zikredilmişlerdir.

Bu veriler Döğer aşiretinin iskanıyla oluşan Dikmen Köyü’nün aynı zamanda nahiyenin de merkezi olduğunu, Cuma namazı için çevreden gelen ahalinin burada bir Türkmen panayırı, toplanma alanı oluşturduğunu göstermektedir.

Kızılkaya madeni, Beşik Gölü, Şahin Kayası, Delikli Taş ve eski galeriler ile Pangal Şelalesi Soğukpınar’ı gezmeye gelenlerin uğrak yerleridir.
Kızılkaya madeni, Beşik Gölü, Şahin Kayası, Delikli Taş ve eski galeriler ile Pangal Şelalesi Soğukpınar’ı gezmeye gelenlerin uğrak yerleridir.

KOZ KÖYÜ

Koz Köyü 1515’te malî bakımdan Mustafa oğlu Ebubekir Kâtip Bey’e bağlıdır. Bu tarihte köyde 14 çiftçi hane, bir yetişkin, bir değirmen, bir cami ve bir de zemin (ortak tarla) tespit edilmiştir. Köyün imamı Himmet oğlu Aykut Fakih adında bir kişidir. İlmiyeden olanların kullandığı bir sıfat olan fakih imlasına sahip köyde oturan dört kişi daha vardır ki, bu durum, burada bir de medrese olduğu kanaatini oluşturmaktadır.

Söz konusu ilmiye mensubu kişiler şunlardır: Hasan oğlu İbrahim Fakih, Hasan Fakih oğlu Yusuf ve Mahmut Fakih oğlu Hasan Fakih. Köyden toplanan vergi miktarı ise 408 akçadır.

Bu bilgiler, kişi adları verilmeksizin, 1530 tarihli vergi defterinde de aynen tekrar edilmiştir. 1876 tarihinde Tirebolu kazasına kayıtlı köylerden biri olarak bu yerde 27 hane (78 kişi) oturmaktadır. Bu kişilerden yıllık 1.254 kuruş vergi ve 2.640 kuruş da öşür alındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu tarihte köyde 358 küçükbaş, 24 büyükbaş hayvan mevcudu tespit edilmiştir.

Engebeli bir yapıya sahip olan Soğukpınar’ın bol yağış alması sebebiyle bitki örtüsü oldukça zengindir.
Engebeli bir yapıya sahip olan Soğukpınar’ın bol yağış alması sebebiyle bitki örtüsü oldukça zengindir.

COĞRAFYA VE İKLİM

Soğukpınar’ın coğrafi yapısı Doğu Karadeniz Bölgesi’nin coğrafi yapısının özelliklerini taşımaktadır. Arazi yapısı, merkez hariç, engebeli bir yapıya sahiptir. Beldenin doğusu Güzelyurt Köyü, batısı Şahinyuva Köyü, güneyi Olucak Dağı, kuzeyi Taflancık Köyü’yle çevrilidir.

Beldenin iklimi her mevsim bol yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer, buna bağlı olarak rutubet oranı bir hayli yüksektir. Bol yağış alan beldenin bitki örtüsü oldukça zengindir. Beldenin dağlarında orman gülü, taflan yemişi, yaban mersini, kestane bolca bulunmaktadır. Karadere deresinde bölgeye özgü kırmızı benekli alabalık doğal olarak yaşamaktadır. Beldede küçük ve büyükbaş hayvancılıkla arıcılık faaliyetleri yapılmaktadır. Temel geçim kaynağı fındık olan beldenin tamamına yakın arazisinde fındık bahçeleri bulunmaktadır. Beldede mısır tarımı da önemli bir paya sahiptir. Belde kültüründe önemli bir yeri olan yaylacılık kapsamında Çakıl Yaylası (Durnalık), Kısapür, Yalak Oba oldukça yoğun bir nüfus teşkil etmektedir. Soğukpınar Kültür ve Yardımlaşma Derneği öncülüğünde Çakıl Yaylası’nda Turna Gölü Yayla Şenliği düzenlenmektedir.


“Milli ekonominin temeli tarımdır.”