Bulancak

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethinden 60-65 yıl sonra ilçeye adı Kepsil, 1871’lerde Akköy denilmiş, 1928’lerde de Bulancak adını almıştır.
1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethinden 60-65 yıl sonra ilçeye adı Kepsil, 1871’lerde Akköy denilmiş, 1928’lerde de Bulancak adını almıştır.

Bulancak (Lazca: Bulamç̌xǯ, Romeika: Terastios), Giresun ilinin şehir merkezinden sonraki en kalabalık ve en gelişmiş ilçesidir. Giresun (eskiden “Vilayet-i Çepni”) ilinin ekonomi bakımından da en büyük ilçesidir . Eski adı Terastios olan Bulancak, Karadeniz kıyısında yer alır.

Bulancak ilçesinin yüz ölçümü 608 kilometrekaredir. Sahil şeridinde kurulu olan ilçenin sınırları; Giresun şehir merkezi, Dereli ilçesi, Ordu ili ve Piraziz ilçe sınırları ile çevrilidir. İlçeye bağlı merkezde 17 mahalle, 2 belde ile bu beldelere bağlı 10 mahalle ve 59 köy mevcuttur. Yerli halkın önemli bir bölümünü Türkmen Çepniler oluşturur. İklim ve coğrafi özellikler bakımından Giresun ile benzerlik gösterir.

Bulancak, II. Murat döneminde Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girmiş, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Trabzon’un alınmasıyla Karadeniz Bölgesi, tamamen Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Fetihten 60-65 yıl sonra Bulancak ilçesinin adı Kepsil, 1871’lerde Akköy, 1928’lerde de Bulancak adını almıştır. 1887 yılında belediye kurulan Bulancak, 1934 yılında da ilçe olmuştur. Burada Türkmen Çepnileri ve Rumların yaşadığı, 1900’lü yıllarda Rize ve Artvin’den bazı Lazların buraya göçtüğü bilinmektedir (Yunuslu ve Süme köyleri).

2022 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 69.415 kişidir. Bu nüfus, 34.700 erkek ve 34.715 kadından oluşmaktadır. Bu nüfusun 49.053 kişisi ilçe merkezinde, 20.362 kişisi ise belde ve köylerde yaşamaktadır. En önemli gelir kaynağı fındık tarımıdır. 2004 yılında yapımı büyük aşamada tamamlanan Karadeniz Sahil Yolu projesi nedeniyle iskelenin büyük bir bölümü yıkılıp üzerinden sahil yolu geçirilene kadar, Doğu Karadeniz sahilinin en uzun iskelesi de bu ilçede bulunmaktaydı. Doğu Karadeniz bölümünün en büyük ilçe merkezlerinden olan Bulancak; bölgedeki Artvin, Bayburt ve Gümüşhane il merkezlerinden de büyüktür.

1887 yılında belediye kurulan Bulancak, 1934 yılında da ilçe olmuştur.
1887 yılında belediye kurulan Bulancak, 1934 yılında da ilçe olmuştur.

Bulancak’ın Merkez Mahalleleri: Acısu Mahallesi, Arifli Mahallesi, Bahçelievler Mahallesi, Ballıca Mahallesi, Bulancak Mahallesi, Duacıoğlu Mahallesi, Güzelyalı Mahallesi, İhsaniye Mahallesi, İsmet Paşa Mahallesi, Kızılot Mahallesi, Pazarsuyu Emecen Mahallesi, Sanayii Mahallesi, Saraçlı Mahallesi, Sisin Mahallesi, Şemsettin Mahallesi, Toprakdeğirmeni Mahallesi, Ucarlı Mahallesi.

Bulancak’ın Aydındere Beldesi Mahalleleri: Aydınlar Mahallesi, Derecikalan Mahallesi, Güney Mahallesi, Merkez Mahallesi, Yeni Mahalle.

Bulancak’ın Kovanlık Beldesi Mahalleleri: Ahurlu Mahallesi, Düz Mahalle, Merkez Mahallesi, Sofulu Mahallesi, Soğuksu Mahallesi.

Bulancak’ın Köyleri: Ahmetli Köyü, Alibey Köyü, Ardahan Köyü, Ataköy Köyü, Bahçeli Köyü, Bayındır Köyü, Bostanlı Köyü, Burunucu Köyü, Büyükada Köyü, Cindi Köyü, Damudere Köyü, Demircili Köyü, Döngeri Köyü, Duttepe Köyü, Elmalı Köyü, Erdoğan Köyü, Eriklik Köyü, Esenköy Köyü, Ezeltere Köyü, Gültepe Köyü, Gündoğdu Köyü, Güneyköy Köyü, Güzelyurt Köyü, Hacet Köyü, Hisarkaya Köyü, İcilli Köyü, İnece Köyü, Karaağaç Köyü, Karacaresul Köyü, Kayabaşı Köyü, Kayadibi Köyü, Kayhan Köyü, Kışla Köyü, Kuşluhan Köyü, Kuzköy Köyü, Küçükada Köyü, Küçükdere Köyü, Küçüklü Köyü, Muratlı Köyü, Odadüzü Köyü, Pazarsuyu Köyü, Samugüney Köyü, Süme Köyü, Şeyhmusa Köyü, Talipli Köyü, Tandır Köyü, Tekmezar Köyü, Tepecik Köyü, Tepeören Köyü, Tokmadin Köyü, Torçan Köyü, Yalıköy Köyü, Yaslıbahçe Köyü, Yeniköy Köyü, Yeşilhisar Köyü, Yeşilköy Köyü, Yeşiltepe Köyü, Yıldız Köyü, Yunuslu Köyü.

Doğu Karadeniz’in en büyük ilçe merkezlerinden olan Bulancak; bölgedeki Artvin, Bayburt ve Gümüşhane il merkezlerinden daha büyüktür.
Doğu Karadeniz’in en büyük ilçe merkezlerinden olan Bulancak; bölgedeki Artvin, Bayburt ve Gümüşhane il merkezlerinden daha büyüktür.

BULANCAK’IN TARİHİ

Giresun ve Ordu arasındaki en önemli yerleşim merkezi olarak dikkat çeken Bulancak’ın tarihine göz attığımızda ulaşılabilen en eski bilgiler Hititlere kadar inmektedir. MÖ 1400-1200 yıllarında bölge Hititlerin yönetiminde iken, Trabzon-Erzurum-Giresun yörelerine Azzi ülkesi denilmekte idi. Bu yöreler, MÖ 1200 yıllarından sonra Deniz kavimleri göçleriyle çeşitli kavimlerin egemenliğine girmiştir. Hitit devletinin yıkılmasından sonra bölge Frigya Krallığı’nın yönetimine girmiştir. Doğudan gelen İskitler ile Kimmerler (Kırım) tarafından Frigler yıkılınca, bölge MÖ 7. yüzyıllarda Ege bölgesinde hüküm süren, ticaret yapan ve koloni şehirler kuran Miletosluların hâkimiyetine girmiştir.

MÖ 4. yüzyılda gezgin bir Yunan tarihçisi olan Ksenephon’un, Yunan ordusuyla katıldığı bir Anadolu seferi sırasında kaleme aldığı Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde bu dönemde yörede yaşayan kavimler hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. Ksenephon’un Anabasis’inde, o yıllarda Bulancak ve çevresinde Kalibler, Tibarenler ve Mosinekler isimleriyle anılan eski Anadolu kavimlerinin yaşadıklarını öğreniyoruz. Bunlardan Kalibler ve Tibarenler’in Orta Asya’da yaşayan eski Türk kavimleri olmaları ve bölgeye geleneksel Türk madenciliğini getirmeleri önemlidir.

Giresun ve Bulancak yöresi yine MÖ 4. yüzyıllarda Pers devletinin yönetimine girmiş. MÖ 3. yüzyılda bir süre Kapadokya Krallığı’nın yönetiminde kalmış, daha sonra Makedonyalıların iradesine geçmiştir.

MÖ 2. ve 1. yüzyıllarda bölgeye Pontuslular hâkim oldu. MÖ 61. yılda Pontus Kralı Midridates, Roma Komutanı Luculus’a yenilince yöre Roma yönetimine girmiştir. MS 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca; Bulancak, Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. MS 11. yüzyılda Doğu Roma devletinin başkenti İstanbul, Haçlılar tarafından istila edilince; İmparator Kommenus’un çocukları Trabzon’a gelerek MS 1204 yılında Trabzon Başkent olmak üzere Trabzon Rum devletini kurdular. Bulancak da bu devletin sınırları içinde kaldı.

Bilindiği gibi Türkler, 1071’lerden itibaren Anadolu’ya hâkim olmaya başlamışlardır. Fakat, Ordu ve Giresun yöresi, Türkler tarafından ancak 14. yüzyıl sonlarından itibaren fethedilmeye başlanmıştır. 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Meydan Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun fethine başlayan, akın akın Anadolu’ya gelen Selçuklu Türkleri, Karadeniz sahillerini de Türk hâkimiyeti altına almıştır. Haçlı seferleri sırasında Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması sonunda sahil şeridi Türklerin elinden çıkmış, MS 1204 yılında kurulan Trabzon Pontus devletinin eline geçmiştir.

MS 1277 yılında Oğuzların bir kolu olan ve Anadolu’ya gelen Çepni Türkleri, önce Sinop’u aldı. Bu sırada Anadolu’da Moğol baskısı da zayıflıyordu. Daha sonra Çepni Türkleri bütün Canik bölgesine hâkim olmaya başladılar.

Niksar’ın doğu taraflarındaki bölgede kurulmuş olan ve bir Çepni Türk beyliği olan Hacı Emirli Beyliği, faaliyetlerini 14. yüzyıl sonlarında doğuya doğru geliştirmiş ve bu Türk beyliğinin en büyük beylerinden biri olan Süleyman Bey 1397’de Ordu ve Giresun şehirlerini fethetmiştir.

Süleyman Bey’in bu fethiyle birlikte bölgeye; Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Ala-Yuntlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir. Bu boyların isimleri, bazı yer adlarında hâlâ yaşatılmaktadır. Böylece Trabzon Rum devletinin toprakları Trabzon ve çevresi olarak kalmıştır. Artık yöre Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetine geçmiş ve Türk yurdu olmuştur. Buradaki “yurt” kelimesi önemlidir. Çünkü buraya gelen Türkler bölgeyi istila için değil, yurt edinmek için gelmişlerdir.

Bulancak’ta Aydınlar ve Derecikalan köylerinin 2004 yılında birleşmesiyle Aydındere adında bir bucak kuruldu.
Bulancak’ta Aydınlar ve Derecikalan köylerinin 2004 yılında birleşmesiyle Aydındere adında bir bucak kuruldu.

NİYABET-İ KEBSİL

Bulancak tarihi hakkında en fazla bilgiye bu dönemde ulaşıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nda bir yer devlet topraklarına yeni katıldığı zaman veya yönetim değişikliği olduğunda tutulan tahrir kayıtlarına tüm bilgileriyle kayıt ediliyordu. Bu kayıtların asıl amacı devletin vergi gelirlerini denetim altına almaktı.

Bulancak özellikle 1455-1613 yılları arasında tutulan beş ayrı tahrir defterine düzenli olarak kayıt edilmiştir. Bu defterler Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde mevcuttur. Bu defterlerde Türklerin bölgeyi fetihleri, iskânları, daha sonraki gelişmeleri, yönetim ve vergi sistemleri ile etnik yapı hakkında açık ve kesin bilgiler kayıtlıdır.

Fetihten 58 yıl sonra, Fatih Sultan Mehmet döneminde 1455 yılında tutulan ilk tapu tahriri, Türklerin bölgeye iskânını son derece kesin verilerle açıklığa kavuşturmaktadır. Bulancak’a ilk yerleşen Türklerin isim listeleri de 1455 tarihli tahrir defterinde köy köy kayıtlıdır. Bulancak’ın adı bu tahrir tutulduğu sırada Niyabet-i Kebsil’dir.

Niyabet-i Kebsil, Canik-i Bayram kazasına bağlı bir nahiye merkezi idi. Başköy manasına gelen Kebsil ismi muhtemelen daha önceki Rum halk tarafından konulmuş ve değiştirilmeden Türkler tarafından da uzun süre kullanılmıştır.

1455 yılında bir naiplik, yani kadı naibinin yargı alanına giren idari bir ünite olan ve “Niyabet-i Kebsil” adıyla anılan Bulancak, 1455 tahririne göre;
1- Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda,
2- Şemseddin Kethüda ve
3- Mustafa Kethüda bölüklerinden oluşmaktadır.

Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda’nın yönetiminde bulunan bölük veya divan, altı köyden müteşekkildi. Bu köylerde oturan aile reislerinin adları ve bunların babalarının adları tahrir defterinde kayıtlı bulunmaktadır. Bu köylerde oturanların tamamı Müslüman Türklerdi. Bunların adlarından bazı örnekler vermek yerinde olacaktır; Çakır, İlbey, Sarubey, Ece, Kumtaş, Gönül, Kutlubey, Kılıç, Togan, Sevündük, Sarı, Uyanış, Tursun, Yavlı, Sevinç, Başlamış vb. Görüldüğü gibi son derece ilgi çekici olan bu adlar, tamamen Türk adlarıydı. Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda bölüğünün merkezi Melüklü köyüdür.

Şemseddin Kethüda bölüğünde 4 köy vardı. Bu köylerdeki adlar da; Kutlubey, Çoban, Satılmış, Başlamış, Sevdeş, Gökçe, Eğlence, Yaramış, Turmuş, Turasan gibi Türk adlarıydı. Bu bölükte de gayri müslim yoktu. Hepsi Müslüman Türk’tü. Bunlardan bir kısmı, müsellem denilen askerler ve küreci denilen madencilerden oluşuyordu. Şemseddin Kethüda bölüğünün merkezi Taliplü köyüdür.

Mustafa Kethüda bölüğü ise 25 köyden oluşuyordu. Adlarını saydığımız bu 25 köyden Öksün hariç, diğerlerinin tamamında Müslüman Türkler oturmaktaydı ve aile reislerinin adları Türk adlarından oluşmaktaydı. 1455’te bu köylerde yaşayan Türklerin baba adları yüzde 80 nispetinde tamamen Türkçe, aile reislerinin isimleri ise Ahmet, Mehmet gibi İslam adlarıydı. Mustafa Kethüda bölüğünün merkezi ise Süme köyüdür.

Öksün köyündeki 114 haneden 21 hanesi deftere Müslüman cemaat olarak yazılmıştır. Bunlardan bir kısmının hem baba adları hem de kendi adları Müslüman Türk adlarıdır. Bir kısmının ise baba adları Rumca’dır. Mesela Kosta oğlu Mustafa, Yorgi oğlu Mehmed gibi. Geriye kalan 93 hane reisinin ise hem kendi adları hem de baba adları tamamen Rumcadır. Ve bunlar deftere zimmî cemaatı, yani Hıristiyan grup olarak yazılmışlardır. Öksün’deki Hıristiyanlar, 1485’te 50 haneye inmiş, 1520’de de tamamen kaybolmuştur.

Bulancak’ın Öksün hariç, hiçbir köyünde yabancı etnik unsur mevcut değildi. Bölge 1390’larda Türkler tarafından fethedildiğine göre 60-65 yıl sonra 1455’te yapılan tahrir sırasında hayatta olan kişilerin babaları buraya ilk gelen ve köyleri kuran kişilerdi. Bunlar da muhtelif Oğuz boylarına mensup Türklerdi.

1485’te tutulan kayıtlarda, Bulancak yine Niyabet-i Kebsil adıyla anılan ve Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda bölüğü ile Şemseddin Kethüda bölüklerinden oluşan bir idari yerleşim merkezi olarak karşımıza çıkıyor.

1547’de tutulan üçüncü defterde de Bulancak; Ordu’ya bağlı, Kebsil ve Şemseddin nahiyelerinden oluşan Bazarsuyu Kazası olarak anılmaktadır.

1547 yılı kayıtlarında ilk kez Bulancak ismine rastlanılmaktadır. Ancak 1547 yılında tutulan tahrir defterinde ilginç bir kayda rastlanılıyor. Şöyle ki: “Talipli köyünde de iki tane müderris gönüllü olarak eğitimle meşgul oluyorlardı. Bunlardan birisi aynı zamanda Bulanucak camiinin hatibi idi”.

1613 yılında tutulan son kayıtlarda da; Kebsil ve Şemseddin nahiyelerinden oluşan Bulancak yine Ordu’ya bağlıydı. 1613 yılından sonra 1871 yılına kadar herhangi bir kayda ulaşılamıyor. 1871’den sonra Bulancak kayıtlarda Akköy nahiyesi olarak geçmektedir. Bu dönemde Bulancak, Trabzon sancağının Giresun kazasına bağlıdır. 1455 tarihli tahrir defterinde Çakıroğlu Pir Kadem Kethüda bölüğüne bağlı bir köy olarak karşımıza çıkan Akköy; Batlama deresi vadisinde önemli bir yerleşim merkezi idi. 19. yüzyılda Nefs-i Akköy adıyla Giresun kazasına bağlı bir nahiye merkezi olan Akköy, daha sonra sahile inecek ve Bulancak adını alacaktır. Bu dönemde 1887 yılında ilk belediye teşkilatı kurulmuştur.

Yöre araştırmalarının neticesinde ortaya çıkan Pazarsuyu merkezli Şardağ dönemi ile ilgili herhangi bir kayda ulaşılamamıştır. Ancak yapılan yöresel tespitler sonucunda Şardağ döneminin, Kebsil dönemi ile Akköy dönemi arasındaki dönem olduğu düşünülmektedir.

Bulancak, 1928 yılında Bulancak nahiyesi adıyla Trabzon sancağının, Giresun kazasına bağlıydı. 1934 yılında ilçe olan Bulancak; Merkez, Piraziz ve Kovanlık bucaklarından oluşuyordu ve Giresun’a bağlıydı. 1988 yılında Piraziz bucağının ilçe olmasıyla Bulancak, Merkez ve Kovanlık bucaklarından oluşan bir ilçe ve nihayet 2004 yılında Aydınlar Köyü ile Derecikalan köylerinin birleşmesiyle oluşturulan Aydındere bucağıyla Kovanlık bucaklarından oluşan bir ilçe olarak mevcudiyetini günümüzde de sürdürmektedir.

(Araştırma: Zafer Çamaltı)

Giresun’un en yüksek ikinci dağı olan Karagöl Dağları’nda birçok oba bulunmaktadır.
Giresun’un en yüksek ikinci dağı olan Karagöl Dağları’nda birçok oba bulunmaktadır.

COĞRAFYA

Bulancak ilçesinin yüz ölçümü 608 km²’dir. Sahil şeridinde kurulu olan ilçenin sınırları, Giresun şehir merkezi, Dereli ilçesi, Ordu ili ve Piraziz ilçe sınırları ile çevrilidir. İlçenin coğrafik yapısı tipik Karadeniz coğrafi yapısının özelliklerini yansıtmaktadır. Sahilden itibaren hızlı bir yükselme başlar bu yüzden arazi çok engebeliktir.

Bitki örtüsü bakımından çok zengin olup, kıyıdan itibaren fındık bahçeleri 2000 metre yüksekliğe kadar bu örtünün çoğunluğunu teşkil eder. Sahilden itibaren kestane ormanları başlar yer yer kızılağaç, karaağaç, gürgen, kavak, ıhlamur gibi orman bitkileri görülmektedir. Yine sahilden iç kesimlere çıkıldıkça bitki örtüsü yüksekliğe bağlı olarak değişmektedir, sırasıyla meşe, gürgen, ladin, köknar ve çam ormanları görülmektedir.

EKONOMİ

Giresun il merkezine 15 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe merkezi Piraziz ilçesi ve Kovanlık beldesine asfalt yol ile bağlı olup, tüm köy yolları stabilize edilmiştir. Giresun’un en çok gelişmiş ilçesi olup, deniz yolu ile taşımacılık imkânlarına da sahiptir. 261 metre uzunluğundaki deniz iskelesi Karadeniz Sahil Yolu’nun yapılması ile biraz kısalmışsa da Karadeniz’in en uzun iskelesidir.

İlçenin ekilip dikilebilir alanlarının büyük bir kısmı tarım alanı, kalanı ise mera ve otlak olarak kullanılmaktadır. Tarımsal ürün olarak çoğunlukla fındık üretilmekte, bunun yanı sıra ise hububat, sebze ve meyve üretilmektedir. Hayvancılık ise yüksek köylerde yaşayan halkın geçim kaynağıdır. İlçede deniz balıkçılığının yanı sıra son yıllarda tatlı su balıkçılığı da gelişmektedir. Arıcılıkta da artış ve gelişme gözlenmektedir.

İlçe sanayi yönünden de gelişme göstermiş olup başlıcaları; fındık mamulleri, balık unu ve yağı, konfeksiyon ve mobilya üreten tesisler mevcuttur.

EĞİTİM

Giresun Üniversitesi’ne bağlı iki yüksekokul bulunmaktadır. Bunlar; Bulancak Kadir Karabaş Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ve Bulancak Meslek Yüksekokulu’dur.

Ekonomik nedenlerle göç verilmesinden dolayı kırsal nüfustaki azalmadan dolayı taşımalı eğitime geçilse de Giresun’un diğer ilçelerine göre Bulancak, ilk ve ortaöğretim okulları açısından şanslı bir ilçedir. Bulancak’ta üç anaokulu, on yedi ilkokul, on beş ortaokul, on bir lise ile birer halk eğitim merkezi, mesleki eğitim merkezi, öğretmenevi ve akşam sanat okulu vardır. Bulancak’taki okullar ve eğitim kurumları şunlardır: 75. Yıl Anaokulu, Sabiha Özdemir Anaokulu, Vilayetler Hizmet Birliği Anaokulu, Aydındere İlkokulu, Barbaros İlkokulu, Bayındır Engin Kaptanoğlu İlkokulu, Büyükada İlkokulu, Cumhuriyet İlkokulu, Derecikalan İlkokulu, Elmalı İlkokulu, Erdoğan Emekli Başkomiser Galip Güngör İlkokulu, Güzelyalı İlkokulu, İcilli İlkokulu, İstiklal İlkokulu, Kovanlık İlkokulu, Tandır İlkokulu, Yalıköy Şehit Pilot Teğmen Barış Çakır İlkokulu, Yunus Emre İlkokulu, Bulancak Sabiha Raşit Özdemir İlkokulu, Naci Akçay Özel Eğitim Uygulama Okulu I. Kademe Müdürlüğü, Atatürk Ortaokulu, Aydındere Ortaokulu, Büyükada Ortaokulu, Elmalı Ortaokulu, Erdoğan Emekli Başkomiser Galip Güngör Ortaokulu, Gazi Ortaokulu, Güzelyalı Ortaokulu, İcilli Ortaokulu, İmam Hatip Ortaokulu, İstiklal Ortaokulu, Kovanlık Ortaokulu, Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu, Yalıköy Şehit Pilot Teğmen Barış Çakır Ortaokulu, Züfer Mustafa Eriş Ortaokulu, Naci Akçay Özel Eğitim Uygulama Okulu II. Kademe Müdürlüğü, Bulancak 19 Eylül Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Bulancak Akşemsettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Bulancak Anadolu İmam Hatip Lisesi, Bulancak Anadolu Lisesi, Bahçelievler Şehit Mehmet Bayar Anadolu Lisesi, Bulancak Fen Lisesi, Bulancak Kaptan Ahmet Fatoğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Bulancak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Bulancak Lokman Hekim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Kovanlık Çok Programlı Anadolu Lisesi, Bulancak Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, Bulancak Halk Eğitim Merkezi, Bulancak Mesleki Eğitim Merkezi, Bulancak Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu.

TURİZM

İlçede turizm çok gelişmemiş olsa da yayla turizmi yapılmaktadır. Bektaş Yaylası görülmeye değer bir yerdir. İlçeyi, yabancı turistlerden ziyade, yerliler ziyaret etmektedir. Karadeniz Sahil Yolu ile birlikte kıyı şeridinin yapılarak yeşillendirilmesi, ilçeye ek bir güzellik ve özellik kazandırmış olup, bunun sonucunda yerli ziyaretçi sayısında artış görülmektedir. Yine yaz mevsiminde deniz sahillerinin birçok yerinden denize girilebilir.

YAYLACILIK

İlçede yaylacılık çok gelişmiştir. Eskiden göçebe Türkmen, Çepni bölge halkı hayvan otlatmak için yaylaya göç etmekte iken son yıllarda, Temiz dağ havası alarak dinlenmek ve çeşitli yayla şenliklerine katılarak eğlenmek için yaylaya çıkılmaktadır. Önceden yaylaya yürüyerek gidilirken; artık otomobiller ile gidilmektedir. Adını Hacı Bektaş-ı Veli den alan Bektaş Yaylası, ilçenin en önemli yaylasıdır.

KARAGÖL YAYLASI

Giresun’un en yüksek ikinci dağı olan Karagöl Dağları’nda birçok oba bulunmaktadır. Dağın kuzeybatısında Ordu ili sınırına yakın olan bölgede Elmalı, Bozat Taşı ve İnboynu obalarıyla, 3107 metrelik Karagöl Tepesi’nin hemen altında bir buzul gölü olan Aygır Gölü bulunmaktadır. Doğuya doğru gittikçe dağdaki en büyük göl olan Karagöl Gölü ve bu gölün Aksu Köyü’ne doğru inen vadisinde Bağırsak Gölü bulunmaktadır.

Bağırsak Gölü’nün biraz altında ise Eğrikaya Obası yer alır. Karagöl Dağları’nın en doğusunda bulunan 3040 metre yüksekliğindeki Kırklar Tepesi’nin kuzey batı yamacında Camlı Göl, doğu yamacında Sağrak Göl bulunur. Sağrak Göl’ün alt tarafındaki vadide ise Kanlıağıl, Avşar, Yukarı Belen ve Aşağı Belen obaları yer alır. Sağrak Göl’ün daha doğusunda küçük bir göl olan Kazan Gölü yer alır.

Trekking sporuna çok elverişli olan Karagöl Dağları’nda yaz aylarında rehber eşliğinde doğa yürüyüşleri yapılabilir.

Giresun’daki diğer yaylalara nazaran Bektaş Yaylası kırsal iklim örtüsüyle meşhurdu.
Giresun’daki diğer yaylalara nazaran Bektaş Yaylası kırsal iklim örtüsüyle meşhurdu.

BEKTAŞ YAYLASI

Giresun merkeze 60 kilometre uzaklıktadır. Yolu asfalt olup tüm yıl ulaşıma açıktır. Yayla yolu güzergâhında çok sayıda oba mevcuttur. Diğer yaylalara nazaran Bektaş Yaylası kırsal iklim örtüsüyle meşhurdu.

İl Merkezi, Evrenköy, Erimez, Yavuzkemal güzergâhından uzaklığı 56 kilometredir. Kayak yapmaya elverişli 2300 metre yüksekliğindeki Yörücek Tepesi eteklerinde çıplak bir alan üzerine kurulmuştur. Yayla 48-50 köyün merkezi konumundadır.

Bektaş turizm merkezi, çevresindeki Kulakkaya Yaylası, Melikli Obası Yaylası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel Orman İçi Piknik Alanı ile birlikte bir bütün teşkil eder. Bektaş Yaylası’na yukarıda belirtilen güzergâhtan başka üç değişik şekilde daha ulaşmak mümkündür.

Paşakonağı Yaylası sarı, mor ve beyaz açelyaları (orman gülleri), derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile ünlüdür.
Paşakonağı Yaylası sarı, mor ve beyaz açelyaları (orman gülleri), derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile ünlüdür.

PAŞAKONAĞI YAYLASI

Bulancak yeşil alanlarından birini gözler önüne seren Paşakonağı Yaylası, Bulancak ilçe sınırları içerisindeki Kovanlık beldesinde yer almaktadır. Denizden 1.450 metre yüksekliktedir.

Yayla, hem temiz havasıyla dinlendirecek hem de sahip olduğu güzelliklerle fotoğraf makinelerine yansıyacak noktalardan biridir aynı zamanda. Paşakonağı Yaylası’nın turistler tarafından sürekli ziyaret edilmesinin en önemli sebepleri arasında mor, beyaz ve sarı açalyalar ile içerisinde yer alan vadilerdeki şelalelere sahip olmasıdır.

Paşakonağı Yaylası, her köşesinde farklı bir güzelliğe şahit olmanızı sağlayacağı için şehirde yapacağınız en güzel gezilerden biri olacak. Yaylaya 5 kilometrelik bir mesafede konaklanabilinecek bir tesis bulunuyor. İstenilirse çadır kurarak kamp da yapılabilinir.

Yaylaya Bulancak ilçesi Kovanlık beldesinden ulaşılmaktadır. Paşakonağı Yaylası sarı, mor ve beyaz açelyaları (orman gülleri), derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile ünlüdür. Yaylada konaklamak için otel bulunmaktadır. Yaylada gezilip görülebilecek doğal güzellikler Karasay Şelalesi, Geçilmez Vadisi, Çiğseli Gölü ve Kızılot Çayırı’dır.

Yaylaya Bulancak Merkezden Pazarsuyu-Kovanlık Yolu üzerinden ulaşılabilir, merkeze uzaklığı ortalama 45 dakikadır.

Bulancak şehir merkezine 2 kilometre uzaklıkta bulunan Acısu Kaya Kilisesi, Erdoğan Köyü’ne giden yol üzerindedir.
Bulancak şehir merkezine 2 kilometre uzaklıkta bulunan Acısu Kaya Kilisesi, Erdoğan Köyü’ne giden yol üzerindedir.

KÜLTÜR

Kültür bakımından Türkiye’nin en gelişmiş ilçelerindendir. Birçok il merkezinde dahi tiyatro bulunmazken Bulancak ilçesinde Bulancak Sanat Tiyatrosu isimli tiyatro bulunmaktadır. İlçe halkının kültürel etkinliklere katılımı yüksektir. İlçede 3 adet günlük gazete yayınlanmaktadır.

Hıdrellez şenlikleri ve Mayıs 7’si şenlikleri kutlanmaktadır. Bulancak Kültür ve Sanat Şenliği, 22-27 Temmuz tarihleri arasında Bulancak Erikli Köyü’nde yapılmaktadır.

1965 nüfus sayımında 3 köyde Rumca konuşulduğu belirtilmişti.

Bulancak’taki kaya kilisesi, mağaranın yakınında çıkan sodalı sudan dolayı Acısu Kaya Kilisesi ismini almıştır.
Bulancak’taki kaya kilisesi, mağaranın yakınında çıkan sodalı sudan dolayı Acısu Kaya Kilisesi ismini almıştır.

BULANCAK ACISU KAYA KİLİSESİ

Acısu Kaya Kilisesi, Giresun’un Bulancak ilçesinin güneyinde, şehir merkezine 2 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Kilise, Bulancak ilçe merkezinden Erdoğan Köyü’ne giden yolun ve İncüvez Deresi’nin batısında bir fındık bahçesi içerisinde yer almaktadır.

Hakkında fazla bir bilimsel çalışma yapılmayan Bulancak’taki kaya kilisesi, mağaranın yakınında çıkan sodalı sudan dolayı Acısu Kaya Kilisesi ismini almıştır. Kilise, halk arasında “At Mağarası” ve “Acısu Mağarası” olarak da bilinmektedir. Üzerinde ve civarında herhangi bir yazıtı bulunmayan kilise, bulunduğu fındık bahçesinin batısında yer alan kayalık alan oyularak iki katlı olarak inşa edilmiştir. Kilisenin giriş katı her bir bölümde apsisi bulunan apel görünümlü üç kısımdan kayalar oyularak oluşturulmuşken, üst kat dikdörtgen bir mekân ve bitişiğinde küçük bir inziva odasından oluşmaktadır. Yukarıdaki bu kısıma içeriden veya dışarıdan ulaşan herhangi bir merdiven veya izine rastlanmamıştır.

(Araştırma : Hasan Buyruk)

Dikmen Evi, bölgenin tarihi ve kültürel yapısal değerleriyle donatılmış gezilmesi gereken yerler arasındadır.
Dikmen Evi, bölgenin tarihi ve kültürel yapısal değerleriyle donatılmış gezilmesi gereken yerler arasındadır.

DİKMEN EVİ

Burunucu Köyü’nde bulunan Dikmen Evi, Bulancak başta olmak üzere bölgenin tarihî ve kültürel yapısal değerleriyle donatılmış eşsiz bir ortamdır. Batıda Bulancak manzarası, doğuda Giresun manzarası olan, denizi doğrudan gören hâkim bir tepede olan Dikmen Evi, restoran olarak işletilmektedir.

09:00-22:00 saatleri arasında açık olan Dikmen Evi, gidenleri doğa ile baş başa, şehirden uzak sessiz ve sakin bir ortam oluşturmaktadır.

Sahil yolu üzerindeki Sarayburnu Camii, Giresun-Ordu karayolununun 16. kilometresinde yer almaktadır.
Sahil yolu üzerindeki Sarayburnu Camii, Giresun-Ordu karayolununun 16. kilometresinde yer almaktadır.

SARAYBURNU CAMİİ

Kanuni Sultan Süleyman, ölen oğlu adına başmimar “Mimar Sinan’a” “Şehzadebaşı” adıyla bir cami yaptırmış. Osmanlı’nın ihtişamlı câmilerinden olan bu esere Mimar Sinan, “Çıraklık eserimdir” demiştir.

Şu anda İstanbul’da Saraçhane’de Büyükşehir Belediye Sarayı’nın karşısında bulunan bu eser bir ibadet ve ziyaret yeridir. Bu şaheserin benzeri şimdi Karadeniz sahilinin şirin ilçesi Bulancak’ta tüm güzellik ve cazibesiyle tamamlanarak halkın hizmetine sunulmuştur.

Caminin yapılması fikri ve inşasının başlatılması Eynesilli Hacı Mustafa Eren Efendi tarafından gerçekleştirilmiştir ve onun ihvanları öncülüğünde yapımı tamamlanmıştır.

1987 yılında başta vali olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelen kurumların temsilcileri ve de yoğun halk katılımı ile temeli atılmıştır. Zemin etüdü yapılmasının ardından başlanılan proje kapsamında caminin yalnız temeline 80 ton demir, 5.000 metreküp çakıl ve kum harcanmıştır. Su basmanı seviyesinden sonra, kendi imkân ve ekipmanlarıyla çalıştırılan taş ocağından çıkarılan sarı renkli taşlarla duvarlar örülmeye başlanmış ve minareler, son cemaat yeri ve işlemeleri ile doğu kapısı dışında taş işçiliği hayran bırakmaktadır.

Taşları kendi ocaklarından bloklar halinde çıkarılıp kendi araçları ile getirilerek yine kendi mermer tezgâhlarında biçilip elinde işleyen ustalara verilmiş, onlar da ölçü ve şablonlara uygun ellerindeki aletlerle işleyip duvar ustasına sevk etmekteler.

Dışarıdan görünen gövde ile iç kısımda nakış işleri, vitray pencereler, avizeler, mermer mihrap, müezzinlik ile Divriği Ulu Cami benzeri Taç Kapısı da dikkat çekmektedir. Ahşap kündekari kapı kanatları, kıble tarafına şadırvan ve çevre düzenlemeleri caminin diğer özelliklerindendir.

Caminin duvar kalınlığı 130 santimetre, duvar yüksekliği 16 metre, kubbe yüksekliği 38 metre, kubbe çapı 19.10 metre, minare yüksekliği 50 metredir. 2 adet (çift) şerefeli caminin toplam alanı 8.000 metrekare, kapalı alanı 2.268 metrekare, son cemaat mahalli alanı 320 metrekaredir.

Bulancak’ın batı girişinde, sahilde yer alan cami, Giresun-Ordu karayolununun 16. kilometresinde yer almaktadır. Ordu-Giresun Havalimanı’na 7 dakika uzaklıktadır.

Ülkemizin en uzun iskelesi olan Bulancak İskelesi, Karadeniz ile insanı en içten şekilde buluşturan harika bir ortam oluşturmaktadır.
Ülkemizin en uzun iskelesi olan Bulancak İskelesi, Karadeniz ile insanı en içten şekilde buluşturan harika bir ortam oluşturmaktadır.

BULANCAK SANAT GALERİSİ VE İSKELE

Bulancak Sanat Galerisi ve İskelesi, Bulancak’ın merkezinde bulunmaktadır. Ülkemizin en uzun iskelesi olan Bulancak İskelesi, Karadeniz ile insanı en içten şekilde buluşturan harika bir ortam oluşturmaktadır. Denizin dalga sesi ile birlikte güneşin doğuşunun ve batışının izlenebileği nadide bir ortamdadır.

Kültürel ve geleneksel izlerle yapılan Alt Geçit Sanat Galerisi’ndeki üç boyutlu resimler ve resimlerdeki derinlik izlenilmeye değer.
Kültürel ve geleneksel izlerle yapılan Alt Geçit Sanat Galerisi’ndeki üç boyutlu resimler ve resimlerdeki derinlik izlenilmeye değer.

İskeleye giden yolda belediye tarafından 2016 yılı içerisinde kültürel ve geleneksel izlerle yapılan Alt Geçit Sanat Galerisi’ndeki üç boyutlu resimler ve resimlerdeki derinlik izlenilmeye değer. Yıl içerisinde açılan çeşitli fotoğraf ve resim sergileri ile sanatın fırça izleri ziyaretçilerini beklemektedir. Sanat galerisinde deniz istikametine ilerledikten sonra yol sizi Bulancak İskelesine yani Karadeniz’e götürecektir.

YÖRESEL YEMEKLER

Çorbalar: Pancar çorbası, mendek çorbası, çalıçileği çorbası, hoşran çorbası, pancar yemeğ (döşeme), ısırgan çorbası.

Dibleler: Pancar diblesi, fasulye diblesi, karışık dible.

Kavurmalar: Fasulye kavurması, merevcen kavurması, kiraz tuzlaması kavurması, mantar kavurması, yeşil domates tuzlusu kavurması.

Mıhlamalar: Pezik (pazı) mıhlaması, galdirik mıhlaması, merulcan mıhlaması.

Kızartmalar: Fasulye kızartması, sakarca kızartması, galdirik kızartması.

Tuzlu ve turşular: Fasulye turşusu, galdirik turşusu, mantar tuzlusu, kiraz tuzlusu, taflan tuzlusu.

Diğerleri: Mısır ekmeği, fırında kurutulmuş mısırdan yağlaş, hamsi buğlaması, hamsi böreği, ısırgan yağlaşı, suböreği, baklava, un helvası, pancar sarması, fırın kurusu yemeği (fırında kurutulan taze fasulye).


“Milli ekonominin temeli tarımdır.”