Piraziz

İlçe, adını Osmanlı’nın klasik devrinde bölgeye hükmetmiş olan İbrahim oğlu Pir Aziz adlı bir beyden almıştır.
İlçe, adını Osmanlı’nın klasik devrinde bölgeye hükmetmiş olan İbrahim oğlu Pir Aziz adlı bir beyden almıştır.

Piraziz; Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, Giresun ilinin en batısında yer alır. İlçe doğudan Bulancak, batıdan Ordu’nun Gülyalı ilçesi, güneyden Bulancak Gölkıran Yaylası, kuzeyden Karadeniz ile çevrilmiştir. Doğu Karadeniz kıyı şeridinde kurulu olan Piraziz’in toplam yüzölçümü 130 kilometrekaredir.

İlçe, adını Osmanlı’nın klasik devrinde bölgeye hükmetmiş olan İbrahim oğlu Pir Aziz adlı bir beyden almıştır. Söz konusu beyin adı, ilk bakışta dinî bir görevi hatırlatsa da bu doğru değildir. Zira 1455 tarihinde hayatta olduğu bilinen İbrahim oğlu Pir Aziz, şimdiki Nefs-i Piraziz Köyü’nden bölgeyi yöneten, vergilerini toplayan bir beydir, dinî kişilik değildir.

Nahiye olarak belediye teşkilatı 1892 yılında kurulan Piraziz’in ilk belediye reisi Abdullah Bey’dir. 1934 yılında bucak olarak Bulancak’a bağlandı. 19 Haziran 1987 tarihinde çıkarılan bir kanunla 16 Ağustos 1988 yılında ilçe statüsü kazandı.

Göç olayından dolayı nüfusu sürekli azalan Piraziz, çıkarılan bir kanunla 1988 yılında ilçe statüsü kazandı.
Göç olayından dolayı nüfusu sürekli azalan Piraziz, çıkarılan bir kanunla 1988 yılında ilçe statüsü kazandı.

9 merkez mahallesi ve 22 bağlı köyü bulunan Piraziz’in 2022 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre nüfusu 13.825’tir, bu nüfusun 6.697’si erkek, 7.128’i kadındır. İlçe merkez nüfusu 8.400’dür ve bu nüfusun 3.963’ünü erkekler, 4.437’sini kadınlar oluşturmaktadır. İlçenin kır nüfusu ise 5.425’tir. Kır nüfusunun 2.734’ü erkek, 2.691’i kadındır. İlçede bulunan köylerden ilçe merkezine ve diğer şehirlere çok fazla göç yaşanmış olup halen devam etmektedir. Bu göç olayından dolayı ilçenin nüfusu sürekli azalmaktadır.

Piraziz’in Mahalleleri: Aydere Mahallesi, Eren Mahallesi, Etlikkıran Mahallesi, Kaleyanı Mahallesi, Kargı Mahallesi, Maden Mahallesi, Şeyhli Mahallesi, Şıhkıran Mahallesi, Yeni Mahalle.

Piraziz’in Köyleri: Akçay Köyü, Alidede Köyü, Armutçukuru Köyü, Balçıklı Köyü, Bozat Köyü, Bülbüllü Köyü, Çağlandere Köyü, Çayırköy Köyü, Deregözü Köyü, Esentepe Köyü, Gökçeali Köyü, Güneyköy Köyü, Güzelköy Köyü, Hasanşeyh Köyü, Kılıçlı Köyü, Medrese Köyü, Narlık Köyü, Nefsi Piraziz Köyü, Örnekköy Köyü, Şerefli Köyü, Tepeköy Köyü, Yunusemre Köyü.

Bir söylentiye göre Şeyh İdris, 40 müridi ve aileleri ile birlikte 1386 yılında Buhara’dan yola çıkmış, önce Bursa’ya, daha sonra Karadeniz’e giderek o zamanlar yerleşimin olmadığı Piraziz ve çevresine yerleşmiştir.
Bir söylentiye göre Şeyh İdris, 40 müridi ve aileleri ile birlikte 1386 yılında Buhara’dan yola çıkmış, önce Bursa’ya, daha sonra Karadeniz’e giderek o zamanlar yerleşimin olmadığı Piraziz ve çevresine yerleşmiştir.

PİRAZİZ’İN TARİHÇESİ

14. yüzyıldan itibaren Piraziz’in de bulunduğu bölge de Türklerin yerleşmeye başladığı görülmektedir. Yerleşimin Türklerin bölgeye gelmesinden önceki dönemine ait tarihi bilgi henüz bulunmamaktadır. Ancak Piraziz ilçe merkezinde, yapılış tarihi bilinmeyen ancak Türklerin gelişinden önce yapıldığı düşünülen “Bendehor (Mendehorya) Kalesi” bulunmaktadır.

Yerleşimin kuruluşu hakkında çeşitli söylentiler bulunmaktadır. Bir söylentiye göre Şeyh İdris, 40 müridi ve aileleri ile birlikte 1386 yılında Buhara’dan yola çıkmış, Anadolu ve sonrasında Bursa’ya gelerek II. Murad ile görüşmüş ve İslam’ı yaymak üzere yanındakilerle Karadeniz’e giderek o zamanlar yerleşimin olmadığı Piraziz ve çevresine yerleşmiştir. Kendisi Şeyhli Köyü’ne, müridlerinden Molla Hasan Hasanşeyh Köyü’ne, Pir Aziz Nefs-i Piraziz Köyü’ne, Molla Musa da Şeyh Musa adlı köye gönderilmiştir. Nefs-i Piraziz Köyü’nün kurucusu olan Molla Pir Aziz’den dolayı merkez ilçe Piraziz adını almıştır. Tarihi gerçekliği şüpheli bu iddianın yanı sıra Osmanlı döneminde İbrahim oğlu Pir Aziz adındaki bir beyin Nefs-i Piraziz Köyü’nden bölgeyi yönettiği ve bu nedenle bölgeye Piraziz adının verildiği görüşü de bulunmaktadır.

Osmanlı egemenliğindeki ilk tahrir kayıtı 1455 yılına aittir. Bu kayıtlarda Piraziz, Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) sancağına bağlı Pazarsuyu kazasının bir nahiyesi olarak görülmektedir. Piraziz, 19. yüzyıl kayıtlarında nahiye statüsünü sürdürmektedir. 1903/1904 yılı salnamesine göre Piraziz nahiyesinde çocuklar hariç; 262 Ermeni, 2.060 Rum ve 8.953 Müslüman olmak üzere toplam 11.295 kişi yaşamaktaydı.

Bölgenin merkezi zamanla Şıhlı, Piraziz, Erenköy arasında değişmiş olup 1869 yılında hafta pazarının kuruluşuyla nahiye merkezi günümüzdeki yerine taşınmıştır. 1869 tarihli resmi bir kararla Cuma günü “Abdal İskele Pazarı” kurulmuştur.

1982 yılında belediye teşkilatı kurulan nahiyenin ilk belediye reisi Abdullah Bey’dir. 1934 yılında bucak olarak Bulancak’a bağlandı. 16 Ağustos 1988 yılında ilçe statüsü kazandı.

Piraziz’de en eski iskan yeri olan ve bölgenin Türkler tarafından fethinden önceki tarihlerde yapıldığı anlaşılan Bendehor Kalesi, şimdiki Kaleyanı veya Ayıkaşı adlı mahallenin bulunduğu yerdedir.
Piraziz’de en eski iskan yeri olan ve bölgenin Türkler tarafından fethinden önceki tarihlerde yapıldığı anlaşılan Bendehor Kalesi, şimdiki Kaleyanı veya Ayıkaşı adlı mahallenin bulunduğu yerdedir.

PİRAZİZ’DEKİ TARİHÎ ESERLER

Piraziz ilçesi, eski eserler bakımından pek zengin sayılmasa da kalesi, konakları, dinî nitelikli bazı eserleriyle hatırı sayılır düzeydedir. Bu eserlerden bazıları geçen yüzyıllara rağmen halen orijinal özelliklerini korumaktadır. Doğal güzelliğin içinde adeta saklı duran söz konusu tarihî varlıklar hakkında elde edilen bilgiler kısaca şöyle:

BENDEHOR (MENDEHORYA) KALESİ

Bendehor Kalesi’nin antik dönemden kalma olup olmadığı ve bu adın ne anlama geldiği konusunda tarihçiler arasında tam bir mutabakat oluşmamıştır. Piraziz’de en eski iskan yeri olan ve bölgenin Türkler tarafından fethinden önceki tarihlerde yapıldığı anlaşılan Bendehor Kalesi, şimdiki Kaleyanı veya Ayıkaşı adlı mahallenin bulunduğu yerdedir.

Tıpkı Bulancak ilçesindeki Öksün Kalesi, Espiye’deki Andoz Kalesi gibi burası da Çepni beyleri yöreyi ele geçirdikleri sırada ahalisi Hıristiyan olan küçük bir istihkamdı, palanka idi. Muhtemelen halkın bağlılık bildirmesi ile barış yoluyla elde edilmiş ve içindeki gayrimüslim unsurlar yerlerinde kalmıştı. Burada 1455’te 24 erkek mükellefin oturduğu ve bunlardan 1.868 akçe vergi alındığı ifade edilmiştir. Gayrimüslimler arasında bulunan Murat, Tekir ve Sevinç gibi Türkçe isimler, Hıristiyan Türklerin bölgede İslam öncesindeki varlığını akla getirmektedir.

1455 ve 1485 yıllarında yapılmış olan vergi kayıtlarında; Kepsil, Elmalu, Kırık, Bozat nahiyeleri ve hatta Piraziz çevresinde gayrimüslimlerin yaşadığı Öksün ile birlikte ikinci iskan yeri olan Bendehor’un, merkez niteliği taşıdığını söylemek mümkündür. Nitekim 1455’te Piraziz yöresini kısmen kapsayan sekiz köylük Davut Kethüda Bölüğü, Kovanlık yöresine tekabül eden beş köylük Elmalı Divanı ve Gülyalı yöresini kapsayan Ebülhayr Kethüda Bölüğü malî açıdan buraya bağlı kaydedilmiştir. Vergi defterleri Bendehor Kalesi’ndeki görevliler konusunda ise sessizdir. Nitekim bu konuda sadece 1547 tarihli defterde Abdullah oğlu Mustafa adlı bir kişi merdan-ı kal’a imlasıyla kaydedilmiştir. Bu durum kalenin Osmanlı döneminde askerî niteliğinin zayıfladığını göstermektedir.

Gerek ihtidaî faaliyetlerle ve gerekse göçler neticesinde Bendehor’un zaman içinde Türkleştiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1530 yılı kayıtlarında köyde 25’i yetişkin bekâr erkek, 77’si çiftçi hanesi olmak üzere toplam 102 Müslüman vergi mükellefinden söz edilmiştir. 1547 tarihinde Bendehor’da 86, 1613 yılında ise 91 Müslüman vergi yükümlüsünün kaydı yapılmıştır. Müslüman mükelleflerden bazılarının baba adlarının Todoros, Nikita, Yorgi ve Kostantin tarzında yazılmış olması, Bendehor Kalesi sakinlerinin ihtida yoluyla Müslüman olduğunu göstermektedir. 1607 tarihli bir belgede Şeyhli Köyü yakınlarında, güvenlik için bir palanka yapılmasına izin verildiği bildirilmektedir. Bu yapının Bendehor olduğu, eskiyen kalenin yeniden ihya edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Bu tarihten 19. yüzyıla kadar Bendehor Kalesi’nin de içinde bulunduğu yörenin tarihine ışık tutacak fazla kaynak yoktur. Buna rağmen sahilde kent oluşumunun gerçekleşmeye başladığı 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar bölgenin genel olarak köy yerleşimi ile tarihî süreci tamamladığını söylenebilir. Bu süreç içinde, Abdal iskelesini gözetleyen işlevinden başka Bendehor Kalesi’nin statüsünü ortaya koyacak veriler maalesef bulunmamaktadır.

Piraziz ilçesinin çekirdeğini oluşturan Bendehor Kale/köyünün merkezî fonksiyonunu iyice yitirdiği, nüfus potansiyelinin giderek sahilde Abdal iskelesi ve Cuma cami etrafında artış gösterdiği söylenebilir.

ŞEYH İDRİS TEKKESİ VE TÜRBESİ

Bölgenin Türk yerleşimine açılması sırasında Türkmen gruplar içinde buraya geldiği anlaşılan Şeyh İdris’in 1399’da vefat ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu günkü Şeyhli Mahallesi’nde bulunan tekkenin bu tarihe yakın bir zamanda yapıldığı söylenebilir. Halk arasında, şeyhin ormandan kestiği ağaçların geceleri geyikler tarafından tekkenin olduğu mekâna taşındığı, bugün giriş kapısının sağında ve solunda bulunan ağaç dilmelerin bu dönemden kalma olduğu mitolojik bir dille anlatılmaktadır.

2007’de restore edildiği bilinen tekke, geniş bir bahçe duvarı ile ihata edilmiş basit kare planlıdır. Giriş kapısının iki yanında yer alan ahşap malzemeden başka orijinal bir görüntü taşımamaktadır.

Şeyh İdris ve muhtemelen oğlu Ali Şeyh ile torunu İdris Şeyh’in de mezarını içine alan türbe ise Gökçeali Köyü’ndedir. Türbenin ilk olarak ne zaman yapıldığı, Şeyh İdris’in vefat ettiği 1399 yılında mezarı üzerine bir türbe binasının yapılıp yapılmadığı konusunda şimdilik bilgi yoktur. 2004’te gerçekleştirilen yenilemeden önceki kagir türbe binasının, 1980’li yıllarda çatısının değiştirildiği, bakır kaplama yapıldığı bilinmektedir.

Şeyh İdris’in iki mollasından biri olduğu rivayet edilen Pir Aziz, aynı zamanda ilçeye adını vermiş olan önemli bir şahsiyettir.
Şeyh İdris’in iki mollasından biri olduğu rivayet edilen Pir Aziz, aynı zamanda ilçeye adını vermiş olan önemli bir şahsiyettir.

PİR AZİZ TÜRBESİ

Halk arasında Şeyh İdris’in iki mollasından biri olduğu rivayet edilen Pir Aziz, aynı zamanda ilçeye adını vermiş olan önemli bir şahsiyettir. Onun Şeyh İdris ile manevî bağı konusunda elde somut bir veri yoktur. 1455’te o zamanki adı Küçük Musa olan köyde oturan İbrahim oğlu Pir Aziz, civar köylerin vergisini toplamak ve Osmanlı ordusuna bağlı olarak bir grup askeri beslemekle görevli bir beydir. Oturduğu köye daha sonraki tarihlerde beylik merkezi anlamında Nefs-i Piraziz denildiği anlaşılmaktadır. Bu köyde vefat eden Pir Aziz’in türbesinin yeri halk tarafından bilinmekte iken 1950’li yıllarda briket bir duvarla çevrildiği, 1974 yılında da İzzet Aydın tarafından türbe binasının beton olarak yaptırıldığı bilinmektedir.

TİRALİZADE HASAN BEY KONAĞI

Tiralizade Hasan Bey Konağı, Piraziz kasabası içinde tarihçe en eski eser sayılır. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde 1906-1908 yılları arasında yapılmış olan bu eser, konak yaşamını yansıtması ve mimarî özellikleri bakımından Karadeniz Bölgesi’nde eşine az rastlanır sivil mimarlık örneğidir.

Piraziz kasabasının ortaya çıkmasında iskele ve cami ile birlikte rol oynamış olan bu yapının mimaride yerel özellikler yansıttığı kabul edilir. Bodrum üzerinde iki katlı olan binanın geniş bir avlusu vardır. Bina içinde Tiralizadelere ait eşyalar ve mobilyalar dikkat çeker. Ayrıca aileden kalma özel bir kütüphane bulunmaktadır.

Konağın kenar pencereli, taş söveli, iki kanatlı cümle kapısı, yine iki kanatlı ve ızgara şeklinde tepe pencereli oda kapıları, Giresun evi özelliği gösterir. Ancak cümle kapısı Giresun evlerinden farklı olarak demirden yapılmıştır. Kırma çatı olan üst örtüsü sac kaplıdır. Konağın ön cephe düzenlemesine bakıldığında dört sıra pencereli ve taş kolonla taşınan balkonuyla Giresun evi özelliği göstermesine rağmen köşe ve kat silmeleri, kapı ve pencere söveleri, saçakları barok ve rokoko üsluplu süslemeleri ile Giresun evlerinden belirgin bir şekilde ayrılır.

EREN MERKEZ (ABDAL) CAMİİ

Bugün Piraziz ilçesinin çekirdeğini teşkil eden Eren Mahallesi içinde ibadete açık olan eski caminin tarihte çeşitli adlar ile anıldığı anlaşılmaktadır. İlk yapıldığı yıllarda, hayrât sahibini adıyla Tirali Camii, daha sonra kasabanın merkezinde bulunması dolayısıyla Abdal Camii veya hafta pazarına izafeten de halk arasında, İskele Pazarı Camii şeklinde anıldığı bilinmektedir.

Tarih içindeki fonksiyonuyla etrafında bir şehrin kuruluşuna vesile olan bu caminin yöre eşrafından Tiralizade Ali Efendi tarafından 1869’da yapımının tamamlandığı, 1870 yılında da Cuma namazları kıldırabilecek kadrolu bir imam tayin edildiği anlaşılmaktadır. Cami ve civarı bu tarihte Mendehor (Bendehor) köyüne bağlıdır. Geçen zaman içinde tamirat ve ilaveler nedeniyle cami içinde orijinal bir kalıntı bırakılmamıştır.

Yeryüzü şekilleri olarak derin vadiler ve dik kıyıların çok geniş yer kapladığı Piraziz, Ordu ile Giresun il sınırındadır.
Yeryüzü şekilleri olarak derin vadiler ve dik kıyıların çok geniş yer kapladığı Piraziz, Ordu ile Giresun il sınırındadır.

PİRAZİZ’İN COĞRAFYASI

Doğu Karadeniz kıyı şeridinde, Ordu ile Giresun il sınırında kurulu olan, Piraziz’in toplam yüzölçümü 130 kilometrekaredir. Doğusu Bulancak ilçesi, Batısı Ordu ili ve kuzeyde Karadeniz ile çevrilidir.

Yeryüzü şekilleri olarak derin vadiler ve dik kıyılar çok geniş yer kaplar. Yüksek kesimlerindeki bir kısım yayla düzlükleri hariç düzlük arazi azdır. Bölgedeki başlıca önemli dereler; Domuzderesi, Piraziz Deresi, Kelekderesi, Çayırağzı Deresi’dir. Önemli tepeleri arasında Boztepe, Veli Tepesi, Evliya Tepesi, Kafa Tepesi, Ümitdolu Tepesi, Kaleyeri Tepesi, Hasandede Tepesi, Göynük Tepesi, Danalık Tepesi, Dıfrıl Tepesi, Acut Tepesi sayılabilir.

Bitki örtüsü olarak 600 metre yüksekliğe kadar fındık, kızılağaç, kavak, kayın, karaağaç, kestane, kiraz, gürgen ve ceviz ağaçları bulunur. Eğreltiotu (aşk merdiveni), ısırgan, yonca, asma, orman gülü ve benzeri bitki türleri de yaygındır.

İlçede, ekilip dikilebilir alanların çoğunda fındık, bir kısmında çay yetiştirilmektedir. Diğer kısımların çoğunluğunu orman ve çayır ve mera alanı oluşturur.

İklim tipik Karadeniz ikliminin bütün özelliklerini taşımaktadır. Her mevsim yeterince yağış almaktadır. Yüksek kesimlerinde kış mevsiminde biraz daha fazla kar yağışı olur.

Ekonomik yapının çoğunlukla fındık tarımına, hayvancılığa, balıkçılık, arıcılık ve ormancılığa dayandığı Piraziz’de 4 adet fındık kırma fabrikası mevcuttur.
Ekonomik yapının çoğunlukla fındık tarımına, hayvancılığa, balıkçılık, arıcılık ve ormancılığa dayandığı Piraziz’de 4 adet fındık kırma fabrikası mevcuttur.

PİRAZİZ EKONOMİSİ

İlçenin dışarı ile bağlantıları karayolu ile olup, Ordu – Giresun 010 numaralı devlet karayolu ulaşımda kullanılmaktadır. İlçe Karadeniz kıyısında olmasına rağmen liman olmaması dolayısı ile denizyolu kullanılmamaktadır. İlçenin tüm köylerinde yol olup bu yolların tamamı stabilize ve ham yoldur. Son yıllarda betonlaşma çalışmaları sürdürülmektedir.

Ekonomik yapı çoğunlukla fındık tarımına, hayvancılığa, balıkçılık, arıcılık ve ormancılığa dayanır. Fındığın yanı sıra, halk kendi ihtiyacını karşılamak amacıyla mısır, sebze, meyve ve çay tarımı da yapmaktadır. Deniz balıkçılığı yanında son yıllarda alabalık yetiştiriciliği de büyük gelişme göstermiştir. Ayrıca arıcılık da son yıllarda önemli bir gelişme göstermiştir.

İlçede 4 adet fındık kırma fabrikası mevcuttur. Bunun yanı sıra Fiskobirlik’in çeşitli fındık kırma değirmenleri bulunmaktadır. İlçe merkezinde turistlik amaçlı iki otel vardır. Avize atölyeleri ve ilçeye canlılık kazandıran özel ihracat şirketleri bulunmaktadır.

Oğuz Türkmen Çepni gelenekleri devam etmekte olduğu Piraziz, örf ve adet bakımından Giresun ve Ordu yöresiyle benzerlik göstermektedir.
Oğuz Türkmen Çepni gelenekleri devam etmekte olduğu Piraziz, örf ve adet bakımından Giresun ve Ordu yöresiyle benzerlik göstermektedir.

EĞİTİM

Okur yazar oranının yüksek olduğu Piraziz’de Giresun Üniversitesi’ne bağlı bir sağlık bilimleri fakültesi ile şimdi pasif olan bir meslek yüksek okulu vardır.

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu olarak açılan okul, 2008 yılında Sağlık Bilimleri Fakültesi’ne dönüştürüldü. Sağlık hizmetlerinde verimliliği artırmak amacıyla 23-27 Mart 1992 tarihlerinde toplanan 1. Ulusal Sağlık Kongresi’nde belirlenen hedefler doğrultusunda “Sağlık Eğitimini Yeniden Yapılandırma” projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında ebe, hemşire ve sağlık memurluğu eğitiminin önlisans düzeyine çıkartılması kararlaştırılmıştır. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu adı ile sadece Ebelik Bölümü’nde önlisans eğitimine 1992-1993 eğitim-öğretim yılında başlanmıştır. Daha sonra yüksekokul; Yüksek Sağlık Şurası’nın 23 Mayıs 1995 tarihli kararı doğrultusunda ebelik, hemşirelik ve sağlık memurluğu eğitiminin lisans düzeyindeki yüksekokullarda yapılması amacıyla, Sağlık Bakanlığı’nın talebi, YÖK Başkanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulu’nun 02.11.1996 tarih ve 22805 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı ile kurulan 79 sağlık yüksekokulundan biridir. Yüksekokul, Tıp Fakültesi’nin kuruluşuna yer açmak amacıyla Giresun Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun 06.06.2008 tarih ve 44 sayılı kararıyla Pirazizli hayırsever işadamlarından Ahmet Hamdi Özdemir tarafından yaptırılarak üniversiteye kazandırılan yeni binaya taşınarak, 25.09.2008 tarihinde açılışı yapıldı. 15.10.2008 tarih ve 27025 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı’yla da Sağlık Bilimleri Fakültesi’ne dönüştürüldü. Fakültede Ebelik, Hemşirelik, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Sosyal Hizmet ile Dil ve Konuşma Terapisi olmak üzere 5 bölüm bulunmakta olup, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Sosyal Hizmet ile Dil ve Konuşma Terapisi bölümlerine henüz öğrenci alınmamıştır. Lisans eğitimi verilen Ebelik ve Hemşirelik bölümlerinde toplam 797 öğrenci öğrenimini sürdürmektedir. Okuldan mezun olan ebe ve hemşireler ülkenin sağlık sorunlarını çözecek nitelikte yetişmekte ve mezun olduktan sonra sağlık kurumlarında görev almaktadır. Fakülte 1 profesör, 5 doçent, 9 doktor öğretim üyesi, 2 öğretim görevlisi ve 2 araştırma görevlisi ile eğitim öğretim faaliyetleri sürdürmektedir. Dersler, fakültedeki kadrolu öğretim elemanları ve diğer birimlerden görevlendirilen öğretim elemanlarının desteği ile yürütülmektedir.

2016 yılında açılan Meslek Yüksekokulu ise bugün pasif durumdadır. Giresun Üniversitesi Piraziz Meslek Yüksekokulu, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın 21.04.2016 tarih ve 23815 sayılı yazısı ile 2547 Sayılı Kanun’un 2880 Sayılı Kanun’la değişik 7/d-2 maddesi uyarınca kuruldu. Yüksekokulda Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölümü mevcuttur. Ayrıca Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Programı ve Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı açılması için çalışmalar başlatılmıştır.

Ekonomik nedenlerle göçlerden dolayı kırsal nüfusun azaldığı Piraziz’de köylerden taşımalı eğitim yapılmaktadır. Bir anaokulu, beş ilkokul, dört ortaokul, dört lise, bir halk eğitimi merkezi ile bir öğretmen evi ve akşam sanat okulu bulunan Piraziz’de eğitim faaliyetlerini sürdüren okullar ve kurumlar şunlardır: Şehit Tuğgeneral Bahtiyar Aydın Anaokulu, Gökçeali Emir Yücel İlkokulu, Ömer Hekim İlkokulu, Tepeköy – Akçay İlkokulu, Eren Ömer Hekim İlkokulu, Bozat İlkokulu, Gökçeali Emir Yücel Ortaokulu, Bozat Yatılı Bölge Ortaokulu, Piraziz İmam Hatip Ortaokulu, Piraziz 15 Temmuz Şehitler Ortaokulu, Piraziz Anadolu Lisesi, Piraziz İsmail Yücel Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi, Piraziz Şehit Öner Güner Anadolu İmam Hatip Lisesi, Piraziz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Piraziz Halk Eğitimi Merkezi, Piraziz Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü.

TURİZM

Doğa turizmi yönünden büyük bir potansiyele sahip olan ilçede güzel kumsal sahiller bulunmasına rağmen ilçede turizm çok gelişmemiş olup ekonomiye bir katkısı yoktur. Daha çok iç turizm hakimdir. Yayla turizminin dışında turizm amaçlı herhangi bir faaliyet yaygın değildir.

YAYLACILIK

İlçede yaylacılık çok gelişmiştir. Eskiden bölge halkı hayvan otlatmak için yaylaya göç etmekte iken son yıllarda, temiz dağ havası alarak dinlenmek ve çeşitli yayla şenliklerine katılarak eğlenmek için yaylaya çıkmaktadır.

Önceden yaylaya yürüyerek gidilirken; ulaşımın sağlanması ile otomobiller ile bu yaylalara üç-dört saatte gidilip gelinmektedir. Yöre halkının çıktığı yaylalarda Haziran, Temmuz aylarında çeşitli şenlikler düzenlenmektedir.

ÖRF VE ADETLER

İlçe örf ve adet bakımından Giresun ve Ordu yöresiyle benzerlik göstermektedir. Oğuz Türkmen Çepni gelenekleri devam etmektedir. Geleneksel giysiler halk tarafından özel günlerde giyilmektedir. Eski geleneklere göre yaylacılık ve yayla şenlikleri sürdürülmektedir. Adını Hacı Bektaş Veli’den alan Bektaş Yaylası, ilçe halkı tarafından da kullanılan önemli bir yayladır.

Prof. Dr. Sait Tahsin Tekeli, 1943 yılında hazırlamış olduğu makalede Piraziz elmasına geniş yer ayırmıştır. Piraziz elması; kasım ayı ortalarında olmakta, kırmızı, hafif yeşil, ekşi, eti az sert ve fazla dayanıklı olarak tarif edilmiştir.
Prof. Dr. Sait Tahsin Tekeli, 1943 yılında hazırlamış olduğu makalede Piraziz elmasına geniş yer ayırmıştır. Piraziz elması; kasım ayı ortalarında olmakta, kırmızı, hafif yeşil, ekşi, eti az sert ve fazla dayanıklı olarak tarif edilmiştir.

PİRAZİZ ELMASI

Giresun’un mis, süt, kavun, taraklı, paslı yeşil, Piraziz, boz demir, sarı, demir elma çeşitleri vardır. Bu çeşitler içerisinde en fazla dikkat çeken Piraziz elmasıdır.

Piraziz daha 1980’lere kadar belde konumundayken belde ve ilçe olarak bir popülaritesi günyüzüne çıkmamıştır. Buna rağmen Piraziz geçmişi, tarihi ve ismi ile hep gündemde kalmayı başarmıştır.

Bir isim düşünün; adı hem ilçe ile anılsın, hem köy ile anılsın ve hem de insan oğlunun yasak meyveyi yiyerek cennete girmesine engel olan ve yine insan oğlunun şekeri tattığı ilk yiyecek olan elma ile anılsın. Dünyada ender rastlanan bu durumun bir örneği Piraziz’e nasip olmuştur.

Piraziz adının; Piraziz Köyü, Piraziz ilçesi ve Piraziz elması ile anılıyor olması tesadüf değildir.

Pir Aziz Efendi’nin Piraziz Köyü’ne yerleşip yaşamaya başlaması ile birlikte yetiştirdiği elmalar daha o yıllarda tescil olmuş ki; Piraziz elması olarak anılmaya ve satılmaya başlanmıştır.

“Türkiye Elmaları” üzerine 1939-1943 yıllarında bir araştırma yapan Prof. Dr. Sait Tahsin Tekeli, hazırlamış olduğu makalede Piraziz elmasına geniş yer ayırmıştır. Piraziz elması ve diğer elmalar ile ilgili araştırmalar yapıp araştırmalarını bir makalede toparlayıp 1943 yılında yayınlamıştır.

Araştırma sonunda Piraziz elması; kasım ayı ortalarında olmakta, kırmızı, hafif yeşil, ekşi, eti az sert ve fazla dayanıklı olarak tarif edilmiştir.

Piraziz elması; genişliği 71, yüksekliği 62, sap çukuru genişliği 15, çiçek çukuru genişliği 30, derinliği 15 milimetre olarak tespit edilmiştir.

1943 yılında yapılmış olan fiziki tahliller sonucu ortalama ağırlığı 145 gram, kabuk nispeti yüzde 13.3, et nispeti yüzde 86.5 olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak; Piraziz elmasının diğer elmalara göre büyükçe ve mayhoş tadı olduğunu tespit edilmiş.

Prof. Dr. Sait Tahsin Tekeli’nin “Türkiye Elmaları” üzerine yaptığı araştırmasının sonucu hazırlamış olduğu makalenin en dikkat çekici yanı 53. sayfada da belirttiği üzere; “Giresun elmaları arasında üzerinde her bakımdan durulmaya değeri olan Piraziz elmasıdır. Bu elma çeşidi çok dayandığı gibi, hususi bir özelliği, özel bir kokusu olduğundan dış piyasalarda, bilhassa Mısır ve Suriye’de iyi tutulmuştur” ifadelerinin yer almasıdır.

Prof. Dr. Sait Tahsin Tekeli, araştırmasını 1943 yılında tamamlamıştır. Araştırmasından anlaşıldığı üzere ve o yılların en yakın tanıkları olan üreticilerinden, tüccarlarından da anlaşıldığı üzere, Piraziz elması Piraziz’de yaşayan üreticiler tarafından tonlarca üretilip gemilerle dış piyasaya, Mısır ve Suriye’ye ihraç edilmiştir. Şeker hastalığına iyi geldiği bilinen Piraziz elması, 1940’lı yıllarda yurtdışına ihraç edilirken günümüzde yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

PİRAZİZ ELMASI ÜRETİM ALANI

Doğuda Bulancak ilçe sınırı Domuz Deresi, batıda Ordu il sınırı Abdal Deresi olmak üzere kuzeyde 10 metre rakımdan başlayıp güneyde 350 metre rakıma kadar olan sahada yetiştirilir. Bu alanda yetiştirilen Piraziz elmaları, üreticilere ve ilçe ekonomisine ciddi katkı sağlamıştır.


“Milli ekonominin temeli tarımdır.”